14 Temmuz 2017 Cuma

28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI, BÖLÜM 5

28 ŞUBAT 1997 TARİHLİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU TOPLANTISI, 
BÖLÜM 5


- Refah Partisi; iktidarın silahla ele geçirilmesi gerektiğinde ihtiyaç duyacağı silahlı gücü yaratma ve silah temin etme yönünde büyük atılımlar göstermekte, 
bu kapsamda hızla silah temin etmektedir. 

- Bu gerekliliği Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe yaptığı tv. konuşmasında " İktidarın birinci timsali silahtır, silah kimde ise iktidar ondadır, Türkiye'de sivil iktidar henüz silaha hakim olamadığı için asker güçlü gözüküyor " demiştir. Refah Partisi bu konudaki ihtiyacını adeta kanıtlarcasına yayınladıkları genelge ile ruhsat verme yetkisini İçişleri Bakanlığı'ndan alarak valilere devretmiştir. 

- Bu kolaylıktan da istifade ile irticai unsurlar; büyük bir hızla otomatik av tüfeği, ruhsatlı ve ruhsatsız seri atışlı tabanca, makinalı tabanca ve piyade tüfeği 
temin ederek hızla silahlanmaktadır. Bugün için Türkiye genelinde ruhsatlı tabanca toplamı 637 bin, ruhsatlı tüfek miktarı 2 milyon 266 bin 456'dır. Ruhsatsız olanların miktarı bu miktarın 2 veya 3 misli olduğu tahmin edilmekte dir. irticai unsurların PKK terör örgütünün oluşturduğu boşluktan, silah ve uyuşturucu kaynaklarından da yararlanarak Güneydoğu ve İran üzerinden önemli miktarda silah ve mühimmat temin ettikleri yolundaki haberler bu konuda yayınlanan kitap ve makalelerde yer almaktadır. Refah Partisi, önündeki en büyük engeli oluşturan TSK.ni yıpratma, parçalama ve çökertme gayretlerini süratli ve etkin bir şekilde gerçekleştirebilmek için, askeri camianın düşünceleri ni, faaliyetlerini ve icraatlarını daha yakından takibe imkan verecek bir istihbarat ağının silahlı kuvvetler bünyesinde teşkili yönünde yoğun gayretler göstermekte ve bu maksatla kendine müzahir TSK’den ayrılan ve/veya halen görevde bulunan subay ve astsubayları kullanmak istemektedir. özetle irticai örgütlerin, kendileri için tek engel olarak gördükleri TSK içine nüfuz etme faaliyetlerine hız kazandırdığı ve bunu Refah Partisi'nin iktidar ortağı olması ile birlikte daha fazla arttırdığı, özellikle genç subay, astsubay ve uzman erbaşları hedef olarak aldıkları gözlenmektedir. 

- Refah Partisi'nin son dönemdeki önemli açılımlarından biriside, kürt sorununa kendi ideolojileri doğrultusunda yaklaşımlarıdır. Anılan parti, tanınan "kürt benliği" olgusundan hareketle, PKK terörüne çözüm olarak “müslüman kardeşliği" ilkesini önermekte bu maksatla Şeyh Osman başta olmak üzere diğer kürt şeyhleriyle irtibata geçmektedir. 

- Bu düşüncesini icraata dönüştürmekte gecikmeyen refah partisi, partisinden ayrı bireysel girişimde bulunduğunu iddia eden RP Van milletvekili 
Fetullah Erbaş’ı; PKK terör örgüt elinde bulunan 6 askeri geri almakla görevlendirmiş ve devletin bugüne kadar yürütmekte olduğu güneydoğu politikasına ters girişimlerde bulunarak ilk kez devletin resmi bir şahsiyetinin, kanlı PKK terör örgütü mensupları ile defalarca bir araya gelmesine, 
onları muhatap almasına ve PKK terör örgütü bayrağı altında belge imzalamasına müsaade etmiştir. 

- Alınan bir duyumdan ise, refah partisi ile PKK terör örgütü arasında ilişki kurulduğu, bu ilişki için Batman milletvekili Musa Okçu'nun görevlendirildiği 
öğrenilmiştir. 

- Ayrıca Refah partisi ile yakın ilişki içinde olan İhlas Haber Ajansı; Bekaa vadisinde PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan ile siyasi içerikli bir röportaj 
yapmış, bu röportajda Öcalan'ın barış çağrısında bulunduğu, siyasi çözüm istediği şeklindeki düşüncelerini dile getirmiştir. İhlas Haber Ajansı tarafından 
yapılan bahsekonu görüşmenin; Refah Partisi'nin yönlendirmesi ve bilgisi dahilinde gerçekleştirilmiş olduğu değerlendirilmektedir. 

- Kamuoyunda kendilerine yönelik olan "Atatürk karşıtı olma" olgusunu, mevcut imkanlar ve ortamlar çerçevesinde yumuşatma ve ortadan kaldırma amacıyla 
"Atatürkçü değiliz ama Atatürk ilkelerini benimsiyoruz" cümlesiyle özetlenebilecek aldatıcı yaklaşımlar sergilenmek suretiyle Atatürkçü kesime, ılımlı mesajlar verilmeye çalışılmakta bu suretle mevcut ortamı yumuşatmayı, vatandaşın kafasında istifham yaratmayı böylece sahip oldukları iktidar ortaklığının ömrünü uzatmayı hedeflemektedir. 

- Nitekim Başbakan Erbakan tarafından başbakanlık konutunda tarikat ve cemaat liderlerine verilen yemeğe, halktan tepki gelmesi üzerine bu kesim, 
Atatürk'ün de şeyhleri mecliste kabul ettiğini ileri sürerek verilen davette yanlış yapılmadığını ve tepkilerin gereksiz olduğunu ileri sürmektedir. 

- Diğer taraftan Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe 18 Kasım 1996 günü bir TV. programında "Erbakan da, ben de Atatürkçü değiliz. 

Ama bunlar Türkiye'de siyaset yapmanın aksesuarıdır" diyerek zihniyetlerini bir kez daha vurgulamıştır. Yine aynı şekilde RP'li bakan Necati Çelik 
‘ Askerlerin Sultanbeyli'de irticai yanlısı belediyeyi dışlayarak Atatürk heykeli diktirmesinin, Susurluk’taki esrarengiz kazadan daha önemli olduğu’ fikrini 
ileri sürmüştür. Refah Partisi, Atatürk ilke ve inkılaplarının bu ülke insanına ait değerlerden kaynaklanmadığını, bunların Yahudi profesörlerin Türk toplumunu
kendi inançları doğrultusunda yönlendirme gayretlerinin ürünü olduğunu ileri sürmek suretiyle, toplumun Atatürk'e olan inanç ve güvencini yıpratmaya, 
Atatürk düşmanlığını körüklemeye ve Atatürk ilke ve inkılaplarının mimarlarının Yahudi'ler olduğunu topluma empoze etmeye çalışmaktadır. 

- Refah Partisi, yılbaşı kutlamalarına alternatif olarak, amacı ve gerekçesi belli olmayan ve "fetih gecesi" olarak isimlendirilen kutlama günleri düzenlemek 
suretiyle irticai duyguları güçlendirmeyi, toplumda varolan müşterek değerleri ortadan kaldırmayı ve insanları çağdaş yaşamdan soyutlamayı amaçlamaktadır. 

- Ayrıca şeriat özlemini her fırsatta dile getiren Rize milletvekili Şevki Yılmaz, çeşitli irticai grupların toplantılarına katılmakta, laiklik, ırk ve dil konularında 
sahip olduğumuz ulusal değerlere ve bu değerlere yönelik toplumda oluşmuşyerleşik kavramlara aykırı açıklamalarda bulunmak suretiyle şeriatçı kitleleri kaynaştırmaya gayret etmektedir. Bu toplantılarda şevki Yılmaz açıkça; "ben Hizbullah'ım", "vatanın yanında yer almakla izzetiniz, şerefiniz ve haysiyetinizin artacağını mı zannediyorsunuz hayır sakın aldanmayın." "Kürtçe konuşuyormuş kardeşim, Lazca, Çerkezce, lisanları yasak etmek gözü kör olmaktır. 
Türkçeyi yaratan evladır. Arapçayı da Türkiye'nin TV.lerinden Fransızca, Almanca, İngilizce haberler okunuyorsa niye benim kardeşim Kürtçe konuşunca 
kıyamet kopuyor. İşte bunlar zulümdür. Yıllarca bu insanların ana diline nasıl yasak koyarsınız,” “yazmış oraya ne mutlu Türküm diyene. Niye kürdüm dememiş, Kürt ne zaman mutlu olacak. Ne mutlu Müslümanım diye yazılsaydı" beyanlarında bulunmaktadır. 

- İktidara ortak olan Refah Partisi, iktidar öncesi ilişki içinde olduğu yurtdışındaki örgüt ve ülkelerle iktidar ortamında bir araya gelerek etkin ve güçlü bir grup 
olduğu izlenimlerini özellikle dış dünyaya gösterme çabası sergilemektedir. Ayrıca bu girişimleri ile Türkiye'yi oluşturulması tasarlanan "islam birliği"nin 
merkezi ve lideri olacağı mesajını vermektedir. 

- Gelişmiş G-7 ülkelerine karşı, "Müslüman Sekizler" olarak isimlendirilen bir ekonomik birlik kurma projesi, son aşamada tesisi öngörülen "İslam Birliği" alt 
yapısının temel taşı olarak kabul edilmekte bu yaklaşımla islami örgütlenme çalışmaları kuvvetlendirilmek ve genişletilmek istenmektedir. 

- Refah Partisi, iktidarda olmasının verdiği avantajları da çok iyi kullanarak, ülkemizde laikliği dinsizlik olarak algılayan bir kitlenin oluşumuna yönelik uygun bir propaganda ile desteklenen, kurumlaşma ve kadrolaşma faaliyetlerine ağırlık vermiş bulunmaktadır. 
- Refah Partisinin devlet kurumları içerisinde büyük bir hızla devam ettirdiği kadrolaşma faaliyetlerini en geç 1,5 ile 2 yıl içerisinde tamamlayacağı ve devleti 
tamamen kontrolü altına alabileceği değerlendirilmektedir. 

-Refah Partisi, iktidar ortağı DYP'nin bilinen zafiyetleri nedeni ile ortaya çıkan teslimiyetçi yaklaşımlarından azami derecede istifade ederek daha da 
güçlenmekte ve böylece kendi ideolojisi doğrultusundaki icraatlarını, gittikçe artan bir cüretkarlıkla gerçekleştirme imkanı bulmaktadır. 

- Hedeflerine ulaşmak için insan ve para faktörlerinin önemini çok iyi bir şekilde kavramış olan refah partisinin, amaçları doğrultusunda kaliteli insan gücünün 
yetiştirilmesi ve bu insanların devletin kilit noktalarında görev alarak kadrolaşma gayretlerini organize etmesi yönünde aldıkları mesafe dikkati çekmektedir. 
Ekonomik güce sahip olmak için tesis ettikleri ortaklıkları ise siyasi potansiyel ve parlamenter temsil kabiliyetiyle desteklenmektedir. 

-Bugün önemli birçok devlet kadrosu refah partisinin eline geçmiş bulunmakta dır. Emniyet güçlerine sızılmış, birçok mahalli idare ve kamu iktisadi teşebbüs lerinin büyük bir bölümünde kadrolaşma yönünde alt yapı tesis edilmiştir. 

- Bu kesim gençliğe verdiği önem çerçevesinde yoğun bir şekilde eğitim ve öğretim kurumları açmakta, açtığı birçok özel okul vasıtasıyla Atatürk düşmanı 
binlerce gencin yetişmesini sağlamaktadır. Diğer taraftan camilerdeki imamlar vasıtasıyla din duyguları sömürülerek irticai bir toplumun süratle büyümesine 
ve halk desteğinin kazanılmasına büyük önem vermektedir. 

- Refah Partisi, amaçlarına ulaşmada en büyük engel olarak tsk.ni görmektedir. Bu nedenle TSK’ne sızma girişimlerini büyük bir gizlilik içerisinde ve inatla 
sürdürmektedir. Bu çerçevede öncelikle askeri öğrencilere, astsubay ve uzman erbaşlara el atmakta ve azda olsa başarılı olunmaktadır. bugün için TSK’ne 
sızma ve onu pasifize etme yönünde ulaşılan nokta gün geçtikçe artmakla birlikte, henüz bilinen kadarıyla endişe verici boyutlarda değildir. 

- Bugün için Refah Partisinin kendilerine bağladıkları kitle sayısının 10-15 milyona ulaştığı, sadece Refah Partisinin kayıtlı üye sayısının 4-4,5 milyonu bulduğu ve son kongrede bu sayının ikiye katlanmasının hedeflendiği dikkate alındığında, sayıları 20 milyonu bulan "yarı olgunlaşmış" kökten dinci bir kitlenin 
şekillenmeye başladığı göz ardı edilmemelidir. Nitekim Başbakan Erbakan; Refahlı seçmen sayısının 8 milyona ulaştığı gün yapılmakta olan seçimlerin sadece formaliteden ibaret olacağını ifade etmiştir. 

- Refah Partisi bir devleti devlet yapan, ulusu birbirine kenetleyen ortak hasletlerden dil birliği, yurt birliği ve ülkü birliği gibi temel değerleri din birliği bazında ele alıp işleyerek, Türk halkının bu müşterek değerlerini ortadan kaldırmayı ve T.C. devleti toprakları üzerinde bir / ulus bilinciyle yaşayan halkımızı, bu hasletlerden koparıp ümmetçilik temelinde yapılandırmayı amaçlamaktadır. 

- Bugün için Refah Partisi; çoğunluğu ile halkı maddi, manevi ve ahlaki açıdan sömüren, ümmet toplumunu oluşturma yönünde onların dini duygularını istismar eden, onları kul mantığı ile her türlü emellerine hizmette kullanan ve kendisinin iktidara gelmesinde destek sağlayan tarikatlara, büyük bir hoşgörü ile yaklaşmakta ve onların, kendilerinin sahip olduğu iktidar nimetlerinden azami ölçüde istifade etmelerine müsaade etmektedir. 

- Nitekim, iktidar ortağı Refah Partisi ile tarikat birlikteliği, 11 Ocak 1997 tarihinde kamuoyunun tamamına malolacak şekilde tüm medya tarafından tespit edilen görüntülerle açıkça ortaya konmuştur. Bu bağlamda çağdaş Türkiye açısından büyük temsil değeri bulunan başbakanlık konutunda başbakan Erbakan tarafından düzenlenen iftar yemeğine; başta Fetullah Gülen, Kemal Kaçar, Prof.Dr.Esat Coşan, Haydar Baş ve Şeyh Nazım Kıbrısi olmak üzere, ülkenin yürürlükteki kanunlarına göre yasaklanmış toplam 51 tarikat ve cemaat lideri davet edilmiş ve davet edilenler Cumhuriyet Türkiye'sinin hiçbir döneminde örneğine rastlanılmayacak bir davranışla çağrıldıkları konut kapısında RP Ankara milletvekili Hasan Hüseyin Ceylan tarafından el öpülerek karşılanmıştır. 

- Bu olay sonrası kamuoyundan gelen tepkiler üzerine, Refah Partisi milletvekili Oğuzhan Asiltürk bu tepkileri "kim ne söylerse söylesin hiçbir şey bizi 
engelleyemez, biz kendi işimizi yapmaya devam edeceğiz" şeklinde toplumu hiçe sayan bir umursamaz yaklaşımla yorumlamak istemiştir. 

Başbakan Erbakan, başbakanlık konutunda tarikat ve cemaat liderlerine vermiş olduğu bu yemekle; anayasa ile teminat altına alınmış olan inkılap kanunları çiğnenmiş ve anayasanın temel ilkesi olan laiklik hiçe sayılmış, anayasa delinmiştir. 

- Refah Partisinin bu yaklaşımı, şeriat devleti kurma yolunda en fazla çaba sarfeden ve kanunla yasaklanan tarikatlara verdiği desteği ve şeriat özlemini
birkez daha açıkça ortaya koyması açısından önem arz etmektedir. 

- Refah Partisi, kendi ideolojisini ülkeye yerleştirmek ve hakim kılmak doğrultusunda, halihazırda ülkenin en hassas konusunu oluşturan kanlı terör örgütü pkk ile ilişkiye girmekten kaçınmamakta, bu şekilde terörü sona erdireceği noktasından hareketle, örgütü kendi amaçları için kullanmanın yollarını aramaktadır. 

- Diğer taraftan Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milleti ile bütünlüğüne, varlığına, bağımsızlığına, güvenliğine, anayasal düzenine ve milli gücünü meydana getiren bütün unsurlara karşı içten ve dıştan yönetilen mevcut ve muhtemel faaliyetler hakkında milli güvenlik istihbaratını devlet çapında oluşturmakla görevli MİT Müsteşarlığı; halihazır durumu ile bu hayati görevi yeterince yerine getirememektedir. Dolayısıyla bu kritik dönemde MİT Müsteşarlığı için görev değişikliğin sözkonusu olması halinde, bu göreve siyasi etkilerden uzak bir kişinin atanması milli menfaatlerimiz açısından önem taşımaktadır. 


6 CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,

***



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder