1 Kasım 2017 Çarşamba

11 EYLÜL SALDIRILARI SONRASI ABD DIŞ POLİTİKASINDA ORTADOĞU VE TÜRKİYE ABD İLİŞKİLERİ BÖLÜM 5


11 EYLÜL SALDIRILARI SONRASI ABD DIŞ  POLİTİKASINDA ORTADOĞU VE TÜRKİYE  ABD  İLİŞKİLERİ BÖLÜM 5


2.2.2.10. Clinton Dönemi Türkiye-ABD İlişkileri: Stratejik Ortaklık 

Haluk Gerger, 1980’li yılların sonundan başlayarak Amerikan politikasının temel önceliğinin Sovyetler Birliği’nin tasfiye sürecini denetlemek olduğunu 
söylemektedir. Bu bağlamda Clinton da iktidara geldiğinde, bir yandan, Sovyetler sonrası dünyayı örgütlemeye çalışırken, bir yandan da son derece büyük bir kriz içinde olan Amerikan ekonomisini kurtarmaya çalışmıştır. Clinton yönetimi, terörizmle mücadele programı altında, Bush’un politikalarını büyük ölçüde sürdürmüştür.152 
ABD Başkanı Bill Clinton’ın, Kasım 1999’da İstanbul’da gerçekleştirilen AGİK Zirvesi için geldiği TBMM’de yaptığı konuşma büyük önem taşımaktadır. 
Clinton konuşmasında şu noktalara dikkat çekmiştir: 

“Demokratik, laik, istikrarlı ve Batı’yı esas alan bir Türkiye, Amerika’nın Bosna’da, Orta Asya ve Ortadoğu’da istikrar sağlama ve İran ile Irak’ı 
sınırlandırma girişimlerine destek oldu. Türkiye’nin Batı ile devamlılık arz eden bağları ve dünyanın en hassas bölgelerinden birinde stratejik hedeflerimize verdiği destek hayati önem taşımaktadır. Türkiye’nin NATO ve Avrupa içindeki aktif ve yapıcı rolünü desteklemeye devam edeceğiz. Türkiye’de Avrupa ve Müslüman dünyası barış ve uyum içerisinde buluşabilir. Türkiye, Batı ittifakı içinde Müslüman çoğunluğa sahip tek ülkedir, İslam Konferansı Örgütü’ nde (İKÖ) de tek Batılı müttefiktir.”153 

Denilebilir ki, Soğuk Savaşın sona ermesi ile birlikte uluslararası ortamdaki değişmeler paralelinde Türkiye için de son derece önemli yeni gelişmeler ortaya 
çıkmış, ortamdaki değişmeler, Türkiye-ABD ilişkilerine de yansımış, gerek Türkiye’nin ABD’ye, gerekse de ABD’nin Türkiye’ye yönelik politikaları bu 
sistemsel değişiklikler çerçevesinde biçimlenmiştir. 


ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 

3.11 EYLÜL 2001 SONRASI ABD DIŞ POLİTİKASINDA ORTADOĞU VE TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ 

3.1.11 EYLÜL 2001 Sonrası ABD Dış Politikasında Ortadoğu 

3.1.1. 11 Eylül Terör Saldırıları  sonrası

Amerika Birleşik Devletleri, Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrası 
şekillenen “tek kutuplu sistemde” gücünü en üst seviyede hissederken, bir anda 
tarihinin en büyük saldırısıyla karşılaşmıştır. 1990’lı yılların ikinci yarısından 
itibaren küresel terörün tehdidine maruz kalmaya başlayan ABD, ilk olarak Kenya ve Tanzanya’daki büyükelçiliklerinin bombalanma olayları ile sarsılmıştır. O yıldan itibaren küresel terörizmi tehdit değerlendirmelerine almaya başlayan ABD ilk kez kendi topraklarında bu denli büyük çapta bir saldırıya maruz kalmıştır.154 ABD, 11 Eylül 2001 sabahı dünyanın en yüksek binalarından olan New York’taki Dünya Ticaret Merkezi’nin ikiz kulelerine yönelik, yerel saatle sabah 09.00’da meydana gelen bir terör saldırısına uğramıştır. Bu saldırının hemen ardından 18 dakika sonra ikinci kuleye de bir uçak saldırısı düzenlenmiş tir. İkinci uçağın Amerikan Havayollarına ait ve 156 kişi taşıyan bir Boeing 737 tipi yolcu uçağı olduğu açıklanmıştır. Olaydan kısa süre önce kaçırıldığı bildirilen bu yolcu uçağının pilot kabininin binanın içine girdikten sonra patlayarak çok büyük tahribata yol açtığı ifade edilmiştir. Yanmaya başlayan 410 metre yüksekliğindeki iki kule de kısa bir süre sonra görgü tanıklarının ve televizyon başında olayı naklen izleyen dünyanın gözleri önünde, içindeki binlerce kişiyle çökmüştür. Daha sonra Dünya Ticaret Merkezine ait üçüncü bina da yıkılmıştır. Binaların, uçakların içine yerleştirilen dinamitlerin ardı ardına patlaması sonucu çöktüğü de öne sürülenler arasında yerini almıştır.155 İkiz kulelere düzenlenen saldırının hemen ardından bu kez ABD Savunma Bakanlığı’na (Pentagon) yine uçaklı saldırıda bulunulmuştur. Aynı anda Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon’da kurtarma çalışmaları sürerken ABD Dışişleri Bakanlığı’nın önünde bomba yüklü iki araç daha patlatılmıştır.156 

Beyaz Saray, ABD Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Adalet 
Bakanlığı, Kongre binası, CIA binası başta olmak üzere, Washington’daki hükümet binalarının tamamı boşaltılmıştır. New York, Washington ve diğer büyük kentlerde olağanüstü önlemler alınmış, halkın kentlerin dışına çıktığı gözlenmiştir.157 Amerikan halkı tarihinin en büyük korkularından birini yaşamıştır. 

İkiz kulelere düzenlenen saldırıların hemen ardından eylemleri Filistin 
Demokratik Kurtuluş Cephesi’nin (FDKC) üstlendiği öne sürülmüştür. Ancak 
haberin duyurulmasından kısa bir süre sonra açıklama yapan örgüt yetkilileri, olayla hiçbir bağlantılarının bulunmadığını bildirerek haberi yalanlamıştır. Daha sonra, Ürdün’deki bir gazeteyi arayan kimliği belirsiz bir kişi, saldırıları Japon Kızıl Ordu’nun düzenlemiş olduğunu ve Hiroşima ile Nagazaki’ye atılan atom 
bombalarının öcünün alındığını ileri sürmüştür. Ancak bu haber de 
doğrulanmamıştır.158 Saldırılara her taraftan kınama ve ABD'ye destek mesajları gelirken birçok ülkede önlem olarak önemli binalara girişler yasaklanmıştır.159 Tarih boyunca birçok devlet adamının, büyük komutanların ve binlerce insanın ölümüne neden olan terörizm, 11 Eylül 2001’de kendi tarihinde yeni bir sayfa açmıştır. Serhat Erkmen’e göre, ABD’de 11 Eylül 2001 tarihinde gerçekleşen olayların faili, kim olursa olsun ortaya çıkan gerçek, eylemin, terörizm kavramında 1990’larda meydana gelen değişiklikleri büyük oranda yansıtmış olmasıdır.160 

ABD’de normal bir gün olarak başlayan 11 Eylül 2001, sabahın ilk saatlerinde   dünya tarihinde terörizm bağlamında yeni bir dönemin açıldığı gün 
olmuştur. Soğuk Savaş sonrası dönemde tek süper güç olarak anılmaya başlanan ülke olan ABD’nin teröristlerce bu çapta büyük bir saldırıya uğraması, uluslararası sistemde yeni bir döneme girilmesine yol açmıştır. Dünya Ticaret Merkezi’nin İkiz Kuleleri ve Pentagon’a yolcu uçaklarıyla yapılan intihar eylemleri çok sayıda ölüme ve binlerce kayıp insana neden olmuştur.161 11 Eylül’de Amerika’nın gücünü simgeleyen sembollerden biri konumundaki Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan saldırılar, doğrudan ABD’nin savunduğu demokrasi ve liberal ekonomik düzen gibi ülkenin bir kaç temel değerine yapılmış sayılarak, ABD tarafından teröre karşı dünya çapında ve çok boyutlu bir mücadele stratejisi geliştirilmiş ve uygulanmaya başlanmıştır.162 

11 Eylül 2001 tarihinde, teröristlerin yolcu uçaklarını kullanarak Pentagon ve 
Dünya Ticaret Merkezi’ne saldırılar düzenlemesi, böyle bir saldırı karşısında 
ABD’nin buna engel olamaması, dünyanın süper gücünün bile çaresiz kalabileceğini gözler önüne sermiştir. Gerçekleştirilen saldırılar sonrasında uluslararası terör artık ABD için bir numaralı tehdit ve düşman haline gelmiştir. Yanı sıra 11 Eylül saldırılarını gerçekleştirenlerin isimlerinin Müslüman ismi olması163, Müslüman simgeler taşımaları, El Kaide örgütü ile bağlarının olması gibi faktörlerden dolayı “radikal İslam” da bir tehdit olarak kabul edilmiştir.164 Bu nedenle ABD, teröre karşı küresel savaş ilan ederken, saldırıların sorumlusu olarak gördüğü El-Kaide terör örgütünün yuvası olduğunu ileri sürdüğü Afganistan’daki Taliban rejimini Aralık 2001’de devirmiştir. İkinci aşamada ise benzer ve başka gerekçelerle Irak’ı işgal ederek Saddam rejimine de Nisan 2003 tarihinde son vermiştir.165 Usame Bin Ladin’in lideri olduğu El Kaide Terör Örgütü tarafından gerçekleştirildiği açıklanan 11 Eylül Terör Saldırısı, ABD’nin ve müttefiklerinin tehdit algılamalarını değiştirmekle kalmamış, yeni yüzyılın ilk savaşının terörle savaş olarak ilan edilmesine de yol açmıştır.166 

11 Eylül olaylarının, küreselleşme karşıtlarının bir eylemi veya Amerika’nın Ortadoğu politikasına karşı geliştirilen tepkinin bir sonucu olduğu şeklinde yorumlar da yapılmıştır.167 

Kongar’a göre, 11 Eylül terörü, doğrudan doğruya küreselleşme olgusunun tüm dünyanın suratına bir “şamar” gibi inen yansımasıdır. Bir başka deyişle 11 Eylül terörü, küreselleşmenin “terör yüzüdür”.168 
11 Eylül saldırısı geniş bir düşünce alanına yayılmış ve kendi içlerinde tam olarak bütünleşmemiş, ama temelde benzer eğilimler içinde olan grup ve kişileri bir araya getirmiştir.169 11 Eylül 2001, güç politikaları tarihi için gelecekteki oluşumları etkileyen bir olay olmuştur. Batı eğitimi almamış on dokuz insan, kısıtlı mali kaynaklarla, dünyanın en güçlü ve teknolojik olarak en ileri ülkesini paniğe sevk etmiş ve küresel bir siyasi krize neden olmuştur. Saldırıların hemen ardından Başkan Bush yaptığı konuşmada; yapılan saldırıların içlerini korkunç ve boyun eğmez bir öfke ile doldurduğunu, bunun Amerikan ulusunu korkutmak için tasarlandığını, fakat başarılı olamadıklarını söylemiştir. Başkan Bush’a göre Amerika, özgürlüğün en parlak işaret ışığı ve dünya için bir fırsattı. Hiç kimse bu günü unutmayacaktı.170 Brzezinski’ye göre; bu kişilerin saldırıları Amerikan dış politikasının askeri alana çevrilmesine yol açmış, Rusya’nın yeniden Batı ile ilgilenmesini hızlandırmış ve son olarak Amerika ve Avrupa arasında görüş farklılıklarını arttırmıştır.171 

11 Eylül 2001 saldırıları yirmi birinci yüzyılın bir dönüm noktası olmuş, 
dönemin ABD Başkanı G. W. Bush, 15 Eylül 2001 günü CNN International’da 
“Ulusa Sesleniş” programında ABD halkına ve dünya kamuoyuna şöyle seslenmiştir; 

… Sizden istenen sabırlı olmanız, çünkü bu savaş kısa sürmeyecektir. … Sizden istenen sabırlı olmanız azimli olmanız, çünkü bu savaş kolay geçmeyecek. 
Sizden istenen kuvvetli olmanız, çünkü zafere giden yol uzun olabilir… ABD’ye savaş açanlar, kendi yıkımlarını elleriyle seçmişlerdir. 
Terörist ülkelere ve onlara kucak açıp destekleyenlere yönelik bir dizi kararlı eylemle sağlanacaktır bu zafer. 

Sizi temin ederim sembolik eylemle yetinmeyeceğiz… Bizim vereceğimiz karşılık çok kapsamlı, güçlü ve etkili olacaktır. 172 
Chomsky, 11 Eylül’ü zalimce yapılmış tarihsel bir olay olarak değerlendirmiştir. Ona göre İngilizlerin 1814’te Washington’u yakmasından bu yana 
Amerikan toprakları ilk defa saldırıya uğramış ve hatta ilk defa tehdit edilmiştir.173 
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi iki adet geniş kapsamlı terör karşıtı karar kabul etmiştir. İlk olarak 1368 numaralı174 ve 12 Eylül 2001 tarihli olan ve bir gün önce vuku bulan saldırıyı kınayan karar alınmıştır. İkincisi ise 1373 numaralı 175 ve 28 Eylül 2001 tarihli, devletlerin terörizm karşısında tek başına veya toplu olarak kendini koruma hakkını teyit ederek, uluslararası işbirliği yapılmasını isteyen ve bütün üye devletlerin ödevlerini belirleyen karar olmuştur.176 

Yaşanılan ve ABD’nin tarihinde aldığı en ağır darbe olarak da nitelenen bu korkunç saldırı sonrası Başkan Bush, “Ya Bizimlesiniz ya Teröristlerle” diyerek 
uluslararası teröre karşı savaş başlatmıştır.177 

3.2.11 Eylül Saldırıları Sonrası Değişen Amerikan Dış Politikası 

11 Eylül bir anlamda “küresel terör” yüzyılını başlatmıştır.178 

Başkan Bush, 11 Eylül 2001’de yaptığı radyo konuşmasında 11 Eylül terör eylemlerinin aslında ABD’ye açılmış bir savaş olduğunu söylemiştir.179 

6 Kasım 2001’de “Terörizmle Mücadele Konferansı”nda hiçbir ulusun bu savaşta tarafsız olamayacağı öne sürülmüştür.180 Bu anlamda Damla Aras’ın konuya bakışı dikkat çekicidir. Aras; 11 Eylül sonrası ABD’nin “terör” kavramını farklı algıladığını, terörizm kavramına yüklenen anlamları yeniden kendisine göre tanımladığını belirterek, süreç içinde çıkarları doğrultusunda bu kavramı yeniden şekillendirdiğini ve kendi istediği şekilde anlamlandırdığını söylemektedir.181 

ABD, uluslararası alanda, hiçbir tartışmaya izin vermeyecek kadar açık olan 
bu olay sonrasında, saldırıya uğrayan ülke olma durumu gereği, bir “meşru müdafaa hakkı” ve buna bağlı bazı ayrıcalıklar kazanmıştır. ABD, saldırının doğrudan kendisini hedef almadığını, bu saldırının aslında uygarlık ve özgürlüğün merkezine yönelik olması bakımından tüm uygar ve özgür toplumlara karşı yapıldığını ileri sürmüştür. 11 Eylül sonrası, dünyanın artık eskisi gibi olmayacağı açıklanmıştır. Eylül 2002 tarihli “Ulusal Güvenlik Stratejisi”nde, ABD politikasını açıklayan Başkan Bush, 20.yüzyıldaki totalitarizm ile özgürlük arasında yaşanan savaşı, özgürlüğün kazandığına dikkat çekmiş ve 21.yüzyıldaki mücadelenin de resmini çizmiştir.182 Başkanın açıklamasına göre, uluslararası sistemin dengesi ile insanlığın geleceği için, temel insan hakları ile ekonomik ve siyasal özgürlüklere bağlı ulusların, özgürlük, demokrasi ve serbest girişimi savunmaları gerekmektedir. Belgenin yine giriş bölümünde, ABD’nin birincil amacının, küresel istikrarın sağlanmasına yönelik olarak, dünya genelinde ekonomik ve siyasal güce dayalı yaygın bir etki yaratmak ve bunu askeri kuvvetlerle desteklemek olduğu belirtilmiştir.183 İşte bu amacın gerçekleştirilebilmesi için de öncelikle terörün kaynağının yok edilmesi gerekmektedir. ABD bunu Afganistan üzerinden 
başlatmıştır. İkinci olarak ise Kitle İmha Silahlarına sahip olduğu iddiasıyla Irak 
işgal edilmiş, Büyük Ortadoğu Projesi hayata geçirilmeye çalışılmıştır. 


3.2.1. Bush Doktrini 

Bush 20 Eylül 2001’de Kongre’de yaptığı konuşmasında, ABD’nin kendisine savaş ilan etmiş teröristlerle, onları koruyan kollayan devletlerarasında ayrım 
yapmadığının altını çizmiştir.184 Bu konuşmasıyla Bush ABD’nin Ulusal Güvenlik Stratejisi’nin ilk işaretlerini de vermiştir. Ulusal Güvenlik Stratejisi çerçevesinde; 

• Terörizm ve diktatörlükle mücadele ederek barışı sağlamak 
• Güçler arası iyi ilişkiler kurmak 
• Dünyanın her yerindeki özgür ve açık toplumları destekleyerek yaygınlaştırmak.               

ABD’nin hedefleri arasında yer almıştır.185 

ABD insan haklarını küresel ortamda yayarak küresel terörizme karşı 
ittifakları güçlendirmek, bölgesel çatışmaları sona erdirmek için diğer ülkelerle 
işbirliği yapmak ve düşmanların kendisini Kitle İmha Silahları ile tehdit etmesini 
önlemek amacını taşımıştır. Yine ABD bu strateji ile terörle mücadelenin yol 
haritasını belirlerken sistemi değiştirmek isteyenlere karşı askeri müdahaleyi 
öngörmüştür. Bu noktada piyasa ekonomisi ve serbest ticaret yoluyla küresel 
ekonomiyi geliştirmeyi, açık toplumlar yaratarak, demokrasi alt yapısını geliştirmeyi bir görev olarak üstlenmiştir. Bunun yansımaları Bush Doktrin’inde 
gözlemlenmiştir.186 Yine ABD 2005 yılı Mart ayında ortaya konulan Ulusal Savunma Stratejisi belgesinde de Ulusal Güvenlik Stratejisi’ndeki ana fikri geliştirerek desteklemiştir.187 Anılan belgede zayıf devletler ve yönetilmeyen bölgelerin tehdit kaynağı olduklarının altı çizilmiştir ve ABD’nin stratejik hedefleri şöyle sıralanmıştır: 

• ABD’yi doğrudan yapılacak saldırılardan korumak 
• Küresel hareket serbestisini sürdürmek ve önemli stratejik bölgelere erişimi garanti altına almak 
• İttifak ve ortaklıkları güçlendirmek 
• ABD lehine uygun güvenlik hedeflerinin yaratılması 188 

El-Kaide terör örgütünün ABD’ye karşı düzenlediği 11 Eylül terör saldırılarından sonra Amerikan ulusal güvenlik anlayışının sadece barışçıl 
arabuluculuk rolleri veya insani müdahale ile sınırlı kalmayacağı açıklık kazanmıştır. 

Uluslararası teröre karşı “küresel bir güvenlik anlayışı” benimseyen ABD, yaşadığı bu sarsıntının ardından tüm kurumları ile hegemonyasını yeniden yapılandırma çalışmalarına başlamıştır. Bu kapsamda, güç kullanımına dayalı, kapsamlı ve uzun vadeli bir meydan okuma stratejisi belirlemiştir.189 

11 Eylül saldırılarından sonra, Başkan Bush, uluslararası terörizmin temel sebebi olarak, Ortadoğu’da demokratik rejimlerin olmayışını göstermiştir. Ona göre, 
Büyük Ortadoğu bölgesindeki devletler, sosyo-ekonomik ve siyasi sıkıntılar yaşamaktaydı ve mevcut rejimlerde halkın taleplerini ve küreselleşme ile 
modernleşmenin gereklerini yerine getiremiyorlardı. Bölgedeki kötü siyasi, ekonomik ve sosyal koşullar, aşırılığı ve ABD karşıtlığını ortaya çıkarmaktaydı. 

ABD, bu saldırılar sonrasında, kendisinin ve müttefiklerinin enerji güvenliği için yoğun bir enerji güvenliği politikası ve terörizme karşı küresel bir savaş 
politikası izlemeyi hedeflemiş fakat Köni ve Oğan’ın belirttikleri gibi bu politikalarda başarılı olamamıştır.190 ABD bu dönemde (11 Eylül 2001 sonrası) 
Ortadoğu’da politikalarını “terörizmle savaş” adı altında toplayarak yürütmüş ve Amerika’nın bu politikalarının karşısında duranları George W.Bush “karşıt ülkeler” olarak ilan etmiştir.191 Şanlı Bahadır Koç; “ABD’nin Ortadoğu politikalarında 11 Eylül sonrası yaşanan ve beklenen gelişmeler ile Soğuk Savaş’ın bitmesinden sonra yaşanan değişim karşılaştırılırsa, ilkinin ikincisinden daha derin olduğu söylenebilir” diyerek, 11 Eylül sonrası ABD’nin Ortadoğu politikasında yeni açılımların olduğuna dikkat çekmiştir.192 

11 Eylül sonrasında ABD dış politikasında belirgin değişikler ortaya çıktığı 
yukarıda dile getirilmiştir. Uluslararası ilişkilerin merkezine terörle mücadeleyi 
koyan ABD, önce bir “Şer Ekseni”ni çizmiş, ardından da teröre karşı savaş ilan 
ederek dış ilişkilerinde yeni bir dönem başlatmıştır. Washington için terörle 
mücadele konusu, uluslararası ilişkilerde belirleyici rol oynamaya başlamış ve 
ABD’nin bu yeni politikasının sonuçları, kısa sürede tüm dünyada kendini 
hissettirmiştir. 11 Eylül saldırısından sonra Kongre’de konuşan Başkan George W. Bush, uluslararası teröre karşı topyekûn bir savaş ilan etmiştir. Dünyadaki terör örgütlerinin çökertileceğini ve teröre destek veren herkesin, ABD’nin düşman listesine alınacağını ifade etmiştir.193 İlk hedef olarak da saldırının arkasında olduğu tahmin edilen Usame Bin Ladin ve örgütü El Kaide’ye destek verdiği belirtilen Afganistan’daki Taliban rejimini belirlemiş ve bu doğrultuda Afganistan’a operasyon düzenlemiştir. Ardından kitle imha silahlarına sahip olduğu gerekçesiyle İran, Irak ve Kuzey Kore “şer ekseni”194 olarak tanımlanmış ve bu ülkeler dünya barışı için tehdit olarak nitelendirilmiştir. Haziran 2002’de ABD’nin yeni dış politikası ABD Başkanı 

G. W. Bush tarafından West Point Akademisi’nde ana hatları ile açıklanmıştır. Bu yeni dış politikaya göre ABD, nükleer, biyolojik ve kimyasal silah üreten ve tehdit oluşturduğuna inanılan ülkelere karşı, konvansiyonel ve nükleer silahları da kullanarak, önleyici darbe indirilebilecek askeri ve siyasi yöntemler birlikte uyumlu bir strateji haline getirilerek terörle mücadelede kullanılacaktır.195 Bush yönetiminin iktidara gelmesinden bu yana en geniş kapsamlı dış politika belgesi olarak tanımlanan Ulusal Güvenlik Stratejisi, son derece aktif bir çerçeveye oturtulmuştur. 

Belgede daha tehdit ortaya çıkmadan ve bir saldırıya dönüşmeden önce askeri operasyon yapılması gerektiği vurgulanmıştır.196 

ABD Başkanı G. Bush’un 20 Eylül 2002 tarihinde ortaya attığı Ulusal Güvenlik Stratejisi197 ABD içinde ve dışında önemli tartışmalara yol açmıştır. Bu 
strateji bir yandan Amerika’nın yeni yılda karşı karşıya kalacağı tehditleri ortaya koyan bir analiz olarak görülürken, öte yandan, Amerika’nın Soğuk Savaş sonrası izlediği barışçı dış politikasından ayrılan bir analiz belgesi olarak nitelendirilmiştir.198 

11 Eylül sonrasında Amerikan dış politikasının temel felsefesini oluşturan Bush Doktrininin açıkça dünyayı tekrar Soğuk Savaş yıllarında olduğu gibi ikili bir 
ayrıma tabi tuttuğu gözlemlenmiştir. Bush, 26 Eylül 2001’de Kongredeki mesajında tüm ülkelere bir seçim yapması gerektiğini “ya bizimle berabersiniz ya da bizim karşımızda teröristlerle” ifadeleriyle net bir şekilde ortaya koymuştur.199 Chomsky’e göre, dünyaya katı bir seçim sunulmuştur: “Bize katılın ya da kesin bir ölüm ve yıkım olasılığıyla yüzleşin”.200 Ataöv’e göre ise, Dünya Ticaret Merkezi ile Pentagon’da 11 Eylül sabahı oluşan yıkıntı, Bush yönetimi için büyük bir fırsat yaratmıştır. Ona göre Bush yönetimi, bu acılı olayın halkta yarattığı endişeleri sömürmekte gecikmemiştir. Başkan Bush, halkını kendine bağımlı kılmayı amaçlayan bir konuşma üslubu geliştirmiştir. Yaptığı konuşmalar yurttaşlarının içinde sürekli bunalım duygusu uyandırmayı amaçlamıştır. Ataöv’e göre Bush, karamsar bir dil kullanarak halkı adeta umutsuzluğa sürüklemiştir.201 

11 Eylül 2001 sonrası Amerikan yönetiminin dünyadaki olaylara bakışı 
değişmiş, bu değişim dış politika uygulamalarına yansımıştır. ABD’de 11 Eylül 
terörist saldırıları sonucunda nitelik kazanan bu değişimin ardından Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliğini tehdit olarak algılayan ABD, Soğuk Savaş döneminin ardından 1990’lar boyunca kendisine yönelik net bir tehdit algılaması yaşamamıştır. Ancak 11 Eylül 2001 tarihi terörist saldırıları ile “terörizm” belirgin “tehdit” olarak ABD ve dünya gündemine oturmuştur. 11 Eylül 2001’den sonra ise, Bush yönetimi kitle imha silahlarının yayılma sorununu artık terörizmin ayrılmaz bir parçası olarak kabul etmiştir.202 Amerikan Kongresi, 14 Eylül 2001 tarihinde, Başkan Bush’a 11 Eylül saldırılarını düzenleyenlere karşı tüm gerekli ve uygun gücü kullanmak için geniş yetki vermiştir.203 7 Ekim 2001’de başlayan ve ilk başta El-Kaide ve Taliban rejimini hedef alan Sürekli Özgürlük Harekâtı, Amerika’nın teröre karşı ilan ettiği savaşın ilk adımı olmuştur.204 Bush Doktrinine 2002 Ocağından itibaren ama özellikle 2002 Eylülünde kamuoyuna açıklanan Ulusal Savunma Stratejisi ile somut bir içerik kazandırılmıştır.205 Bush Doktrini’nin pratiğe geçirilmesi Afganistan’a müdahale ile başlamıştır. 

BÖLÜM DİPNOTLARI;

152 Gerger, 2007: 470. 
153 Clinton’un 15 Kasım 1999’da TBMM’de yaptığı konuşmanın tam metni için bk. http://www.tbmm.gov.tr/tutanak/donem21/yil2/bas/b019m.htm (20.06.2009). 
154 Altuğ Günal, “Büyük Ortadoğu Projesi ve Türkiye”, http://eab.ege.edu.tr/pdf/4/C4-S1-2-M15.pdf, (30.12.2009).
155 “Dünya Sarsılıyor”, Cumhuriyet Gazetesi, 12.09.2001: s.1. 
156 “ABD’de Gün Boyu Kâbus”, Cumhuriyet Gazetesi, 12.09.2001: s.3. 
157 “ABD’de Gün Boyu Kâbus”, Cumhuriyet Gazetesi, 12.09.2001: s.3. 
158 “ABD’de Gün Boyu Kâbus”, Cumhuriyet Gazetesi, 12.09.2001: s.3. 
159 “Dünya Ayakta”, http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2001/09/12/27488.asp, (20.12.2009). 
160 Serhat Erkmen, (2001): “Terörizmin Yeni Miladı”, Stratejik Analiz Gergisi, Sayı:18, s.5. 
161 Erkmen, 2001: 7. 
162 Fevzi Uslubaş, (2005): Küresel Terör, Afganistan, BOP, ABD; İmparatorlukların Bataklığı, Toplumsal Dönüşüm Yayınları, İstanbul: s.210. 
163 Mısır asıllı Aymen Elzavahiri (örgütün ikinci adamı), Şeyh Sait kod adlı Mustafa Ahmet Elhassavi 
(mali işlerden sorumlu), Abu Muhammet Elmisri (propaganda sorumlusu), Abbas Karaağaçlıoğlu, (2009), “11 Eylül Sonrası El Kaide”, 
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=497:11-eyluel-sonrasel-kaide&catid=122:analizler-guvenlik&Itemid=147, (20.12.2009). 
164 “11 Eylül Sonrası Değişen Güvenlik Vizyonu-Bush Doktrini”, 
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=127301, (30.12.2009). 
165 İdris Bal, (2006): “Türkiye-ABD İlişkileri ve 2003 Irak Savaşı’nın Önemi”, 21. Yüzyılda Türk Dış Politikası, (Edt.) İdris Bal, AGAM Yayınları, Üçüncü Baskı, Ankara: s.154. 
166Şahin Alpay,(2006); “Küresel Terörizm”, http://www.turksam.org/tr/a1035.html, 
(20.12.2009).Norveç’li Uluslararası 
İlişkiler Profösörü Johan Galtung ile yapılan söyleşi. 
167 Kemal Evcioğlu, (2005): Amerika Birleşik Devletlerinin Büyük Ortadoğu Projesi, Umay Yayınları, 
İzmir: s.58. 
168 Emre Kongar, (2002): Küresel Terör ve Türkiye, Remzi Kitapevi, Dördüncü Basım, İstanbul: s.80. 
169 Türkkaya Ataöv, (2004): 11 Eylül: Terörle Savaş Mı Bahane Mi, Alkım Yayınevi, İstanbul: s.74. 
170 http://www.whitehouse.gov.tr/news/releases/2001/09/20010911-16.html, (23.09.2008). 
171 Zbigniew Brzezinski, (2005): Tercih, İnkılâp Yayınevi, Çev. Cem Küçük, İstanbul: s. 64. 
172 “Bush: Savaşa Hazır Olun”, Cumhuriyet Gazetesi, 16 Eylül 2001: s.1. ve Talat Turhan, (2006): “Medeniyetler Çatışması BOP”, İleri Dergisi, s. 100. 
173 Noam Chomsky, (2004): 11Eylül ve Sonrası: Dünya Nereye Gidiyor?, Aram Yayıncılık, Üçüncü. Baskı, İstanbul: s.126. 
174 http://daccess-ddsny.un.org/doc/UNDOC/GEN/N01/533/82/PDF/N0153382.pdf?OpenElement (18.12.2009).
175 
http://daccess-ddsny.un.org/doc/UNDOC/GEN/N01/557/43/PDF/N0155743.pdf?OpenElement (18.12.2009).
176 BM Güvenlik Konseyi 1373 numaralı kararı için bk. http://www.un.org/News/Press/docs/2001/sc7158.doc.htm (21.06.2009) ve Andrew Mango, (2005): 
Türkiye’nin Terörle Savaşı, Doğan Kitap, Çev: Orhan Azizoğlu, İstanbul: s.103. 
177 http://archives.cnn.com/2001/US/11/06/gen.attack.on.terror/ (12.02.2009); ve http://archives.cnn.com/2001/US/11/06/ret.bush.coalition/index.html (12.02.2009). 
178 Şahin Alpay,(2006); “Küresel Terörizm”, http://www.turksam.org/tr/a1035.html, (20.12.2009).Norveç’li Uluslararası İlişkiler Profösörü Johan Galtung ile yapılan söyleşi. 
179 http://www.americanrhetoric.com/speeches/gwbush911addresstothenation.htm, (12.02.2009). 
180 Evcioğlu, 2005: 95-96. 
181 Damla Aras, (2002): “Minareyi Çalan Kılıfı Hazırladı: Bir Başka Açıdan 11 Eylül”, Stratejik Analiz Dergisi, Sayı:24, s.36. 
182 http://www.globalsecurity.org/military/library/policy/national/nss-020920.htm (21.07.2009). 
183Ulusal Güvenlik Stratejisi’nin tam metni için bk. http://www.whitehouse.gov/administration/eop/nsc/ (18.12.2009). 
184 http://www.americanrhetoric.com/speeches/gwbush911jointsessionspeech.htm, (12.07.2009). 
185 Ulusal Güvenlik Stratejisi’nin tam metni için bk. 
http://www.whitehouse.gov/administration/eop/nsc/, (18.12.2009). Ayrıca; Cihangir Dumanlı, (2005): 
“ABD Stratejileri”, Cumhuriyet Strateji Dergisi, Sayı:49, s.12. 
186 http://www.americanrhetoric.com/speeches/gwbush911jointsessionspeech.htm, (12.07.2009). 
187 http://www.defenselink.mil/news/Mar2005/d20050318nds1.pdf, (21.06.2009). 
188 http://www.defenselink.mil/news/Mar2005/d20050318nds1.pdf, (21.06.2009). 
189 Kuloğlu, Sarıkaya, 2004: .26. 
190 Hasan Köni, Sinan Oğan, (2002): “11 Eylül Yıldönümünde Rusya: ABD ile Balayından Şer Ekseni 
ile Flörte”, Stratejik Analiz Dergisi, Sayı:30, s.10. 
191 Köni-Oğan, 2002: 10. 
192 Şanlı Bahadır Koç, (2002): “İyi, Kötü ve Çirkin: Amerika’nın Ortadoğu Politikaları”, Stratejik Analiz Dergisi, Cilt:2, Sayı:21, s.6. 
193 http://www.americanrhetoric.com/speeches/gwbush911jointsessionspeech.htm (12.07.2009). 
194Ferai Tunç, “Şer Ekseni Türkiye İçin Ne Anlama Geliyor?”, 
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=52394&yazarid=19, (29.12.2009), “Kuzey Kore’ye İran Affı”, 
http://arsiv.sabah.com.tr/2008/06/27/haber,3D253BCC6BFD4C8499088E75DD5792C4.html, (29.12.2009).
195 Konuşmanın tam metni için bk. http://www.americanrhetoric.com/speeches/gwbushtwostatesolution.htm (18.12.2009). Ayrıca; Yaşar 
Onay,(2003): Küresel Egemenlik Savaşı ve Irak, Ebabil Yayıncılık, Ankara: s.46. 
196 Onay, 2003: 47. 
197 Ulusal Güvenlik Stratejisi’nin tam metni için bk. http://www.whitehouse.gov/administration/eop/nsc/ (18.12.2009). 
198 Hasan Köni, (2003), “Amerikan Ulusal Güvenlik Stratejisi”, Stratejik Analiz Dergisi, Cilt:4, Sayı:38, s.81. 
199 http://www.americanrhetoric.com/speeches/gwbush911jointsessionspeech.htm (12.07.2009). 
200 Chomsky, 2004: 18. 
201 Ataöv, 2004: 116. 
202 Nurşin Ateşoğlu Güney, (2006): Batı’nın Yeni Güvenlik Stratejileri AB, NATO, ABD, Bağlam 
Yayınları, İstanbul: s.66. 
203 http://www.house.gov/budget_republicans/emergsupp2888.pdf, (20.12.2009). 
204 Ataöv, 2004: 120. 
205 Arı, 2006: 742. 

6 CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR

****

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder