10 Kasım 2017 Cuma

Atatürk’ün Yurt Gezilerinde Yaptığı Konuşmaların İçerik Analizi., BÖLÜM 4

Atatürk’ün Yurt Gezilerinde Yaptığı Konuşmaların İçerik Analizi., BÖLÜM 4


3.2. Muallim/Muallimeler 

Cumhuriyetin eğitim politikaları çerçevesinde oluşturulan yeni programların tasarlanmasında istikrar ön planda tutulmuştur. Ancak bunların etkili ve verimli olabilmesi öğretmenler tarafından özenle ve dikkatle uygulanması şartına bağlı olmuştur. Bunun yanında Cumhuriyetin ilanıyla oluşturulan yeni siyasal rejim ile öğretmenlerin başarısı doğru orantılı görülmüştür. Dolayısıyla öğretmenler, 
Cumhuriyetin eğitim programlarının hayata geçirilmesinde kilit unsurlar olarak ön plana çıkmışlardır. 

Atatürk, Türk Milleti’nin tam bağımsızlığını elde edebilmek için başlattığı eğitim mücadelesinde öğretmenlerin sahip olduğu önemli rolün altını şu sözlerle çizmiştir: 

“Memleketimizin, toplumumuzu gerçek hedefe, mutluluk hedefine ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri milletin geleceğini yoğuran irfan ordusu. Bu ordunun her ikisi de kıymetlidir, yücedir, verimlidir.”( 1923, 2 Nisan, Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi, 1.) 

Konuşmalarında bu orduyu zaman zaman nur ordusu olarak ta nitelendiren Atatürk, ulusal yenileşmede öğretmenlerin çekici gücüne güvenmiştir. (Varış, 1981, s.22.) Öğretmenlerden oluşan bu ordunun önemini açıklarken iş, Atatürk, “Vatanın kurtuluşu yolunda ölen ve öldüren asker ordusuna ölme ve öldürme sebebini öğreten irfan ordusudur.” diyerek, öğretmenlerin amaç ve ereklerin topluma benimsetilmesi noktasındaki önemini ortaya koymuştur. “Siz muallime hanımlar ve muallim beyler, sizler de irfan ordusunun zabitan ve kumanda heyetisiniz. Sizin ordunuzun kıymeti de sizlerin kıymetinizle ölçülecektir.” (1923, 2 Nisan, Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi, 1.) 




Tablo-11: Muallim/Muallimeler Sözcüklerine İlişkin Kullanım Sıklığı 

Yurt gezilerindeki toplantılarda bir araya geldiği öğretmenlere genç Cumhuriyetin eğitim ilkelerini açıklayan Atatürk, öğretmenleri toplumun ve milletin çağdaşlaşma yolundaki rehberleri olarak nitelendirmiştir. Bir eğitim uygulayıcısı olan Atatürk, Türk Milleti’nin çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarılması için takip edilecek süreçte Başöğretmen sıfatıyla irfan ordularına da 
“İleri, daima ileri, bilâperva ileri!” sözleriyle Türk Milleti’nin bağımsızlık ve gerçek kurtuluş yolundaki hedefini göstermiştir. Bu bağlamda yeni Türkiye’nin nesillerini ortaya çıkarma sorumluluğunu üstlenen öğretmenler aynı zamanda Türkiye’nin ulusal eğitimini kuracak ve yürütecek kişiler olmuşlardır. Toplumun ve ulusun aydınlanmasını sağlayacak asıl unsur öğretmenlerdir. (Uçan, 2010, s.99.) 

Atatürk’e göre öğretmenler, milletleri ve toplumları gerçek anlamda kurtuluşa ulaştıran asıl unsurdur. Öyle ki öğretmenlerden yoksun olan bir toplum millet olabilme yeteneğine sahip değildir ve ancak bir kitle olabilir. Türk Milleti, dünyanın takdirini kazanmış bir toplumsa da onu çağdaş dünya da asıl seviyesine ulaştıracak tek güç öğretmenlerdir. (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri II, 2006. s,243.) 

Uygarlaşmak, üzerinde yürünen bir yoldur. Öğretmenler ise bu yolda topluma rehber olacak en önemli unsurlardır. Bu süreçte tek doğrultunun ileri olduğunu ifade eden Atatürk, Türk toplumunun bu amacı gerçekleştirme yolundaki kararlılığını “…Dinlenmemek üzere yola çıkanlar asla ve asla yorulmazlar!” sözleriyle vurgulamıştır. (Süzgün, 2015, s.58) Öğretmenlerin toplumsal ve düşünsel alanda gerçekleştirdiği devrimin başarısıyla genç Cumhuriyetin siyasi-askeri-idari alanda başlattığı devrimler de başarılı olacaktır. Bu doğrultuda Cumhuriyetin öğretmenlerden beklediği en önemli görev; düşünce ve vicdanda, özgür bilince sahip, aktif yeni nesillerin yetiştirilmesi olmuştur. Topluma çağdaşlaşma, kalkınmaya dair fikirleri benimsetmekle yükümlü olan öğretmenler; yol gösterici ve rehber olmaları dolayısıyla sadece okulda eğitim alan öğrencilere değil, Türk toplumunun bütün kesimlerine uygarlık ışığının ulaştırılmasıyla görevlidirler. Bu nedenle öğretmenler, halk ile beraber 
olmalı ve onun hayatın her alanındaki ihtiyaçlarına cevap verebilmelidir. Öğretmenler, çok yönlü bilgi birikimleri ve işlevsellikleri sayesinde toplumda saygı duyulan bir konumda olmalı; toplumun sevgi, sempatisini kazanmalıdır. (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri II, 2006, s.266) 

3.3. Yeni Nesil 

Ülkelerin eğitim siyasetinde programların odak noktası her zaman öğrenci olmuştur. Devletlerin ideolojileri ve geleceğe yönelik takip ettikleri stratejiler gereğince genç kuşaklar hayati bir öneme sahip olmuş, her ülkenin gelecekteki varlığını sürdürecek biricik unsur olarak görülmüştür. Dolayısıyla milli mücadele ardından kurulan Cumhuriyetin geleceği, yeni kuşaklarda yani öğrencilerde görmüştür. Bu bağlamda oluşturulan eğitim programlarının başlıca amacı kendine güven duyan, özgür düşünceye sahip, bilimsel ve ahlaki açıdan donanımlı Cumhuriyet kuşaklarının yetiştirilmesi olmuştur. (Binbaşıoğlu, 2009, 432) Bu nesiller, Türkiye’nin bağımsızlığını koruyacak ve Cumhuriyeti çağdaş uygarlık dünyasında yüksek yerlere taşıyacaklardır. 

Atatürk’ün de konuşmalarında işaret ettiği gibi Türk Devleti’nin takip edeceği eğitim siyaseti, gençlerin yeteneklerini ortaya çıkaracak, bireysel kapasitelerini artıracak bir yapıya sahip olmuştur. 

Bu doğrultuda gerçekleştirilecek eğitim faaliyetleri öğrencilerin zihinlerini yormadan, anlama ve kavramayı kolaylaştırıcı biçimde objektif bilgilerle donatılarak düzenlenecektir. (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri II, 2006, s.202.) Her ne şart ve koşulda olursa olsun yeni eğitim programlarında Türk Gençlerine; milli varlığını temsil eden millet, devlet ve meclisi’ne düşman olan güçler ile mücadele etme ilkesi öğretilecektir. Gençler; vatanlarını, milli varlığı ve birliği ile düşman olan bütün unsurlara karşı her anlamda savunacaklardır. ( 1922, 30 Ekim, Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi, 1.) 


Tablo-12: Yeni Nesil Kavramına İlişkin Sözcüklerin Kullanım Sıklığı 

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olarak Atatürk, yaptığı konuşmaların birçoğunda cumhuriyetin geleceği olan genç kuşaklara çeşitli biçimlerde seslenmiştir. 
Bugünün evlatları yarının dünyasını şekillendiren unsurlardır. Bu anlayış doğrultusunda Atatürk’ün üzerinde sıklıkla durduğu gibi yeni neslin karakteri; ulusal bilinç, çağdaş uygarlık ilkeleri ve özgür düşünce ile şekillenecek böylece Cumhuriyet toplumu güç kazanacaktır. 

Cumhuriyetin yetiştirdiği gençler, dinamik ve hayatta başarılı bireyler olacaklardır. Türk çocuğu, aldığı uygulamalı eğitim sayesinde etkili ve aktif bir kişiliğe sahip olacak, çok yönlü bir biçimde yetişmiş olacaktır. Cumhuriyet öğretmenleri tarafından yetiştirilen Cumhuriyet kuşakları, Millete, memlekete faydalı faaliyetlerde bulunacaklar, her türlü etkinliklerinde Türkiye’nin çıkarını düşüneceklerdir. Atatürk’ün Türk Gençliğine güveni sonsuz ve övünç doludur. Nitekim Atatürk, yaptığı açıklamalarda gelecek kuşakların, büyük sorumluluklar üstleneceğini, Cumhuriyeti koruyup yaşatacaklarını böylece vatan evlatlarının geleceğin mimarları olacağının altını çizmiştir. (Alp, 2004, s.244.) 

Sonuç 

Türk Milleti, siyasal bağımsızlığını kazanması ardından yeni bir devlet yapısının oluşturulması sürecine girmiştir. Bu süreçte devlet ve toplum hayatının yeniden 
yapılandırılması aşamasında eğitim, toplumsal kalkınmanın en önemli unsurlarından biri olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti, kurulmasını izleyen ilk yıllardan itibaren, yeni rejimin dayandığı temel esaslar doğrultusunda eğitim politikalarını da belirlemiştir. Bu bağlamda Atatürk’ün eğitim konusundaki fikir ve görüşlerinin dönemin ulusal eğitim politikalarındaki etkisinin değerlendirilmesi noktasında içerik analizi yöntemi uygulanmıştır. 

Bu yöntem ile elde edilen veriler dönemin eğitim politikalarının dayandığı temel esaslar, sahip olduğu nitelikler ve içerdiği öğeler bakımından anlaşılmasına yardımcı olmuştur. Buna göre, Cumhuriyetin ilk yıllarında tam bağımsızlık anlayışıyla oluşturulan eğitim programları, bütünüyle milli bir yapıya sahip olmuştur. Atatürk’ün konuşmalarının ve yaptığı açıklamalarının da değerlendirilmesiyle elde edilen verilerde milli ve ulusal nitelikli sözcüklerin kullanım durumu bu tespiti doğrular niteliktedir. 

Buna paralel olarak kaynağını ülke ve toplumun ihtiyaçlarından alan eğitim programları, çağın gerektirdiği koşullara uygun bir özellik taşımıştır. Akıl ve mantığa dayalı bilginin rehber kabul edildiği eğitim programlarında bilimsellik temel esaslardan biri olmuştur. 

Böylece özgür düşüncenin ülkedeki gelişimi, toplumun eğitim seviyesinin yükseltilmesi ve Milletin, çağdaş uygarlık yolunda hızla ilerlemesi hedeflenmiştir. Atatürk dönemi eğitim politikalarının bir diğer temel esası, uygulamalı eğitimin merkeze alındığı işlevsel-yararcı eğitim olmuştur. Buna göre oluşturulan eğitim programlarında kalkınmaya dayalı tam bağımsızlık anlayışıyla vatandaşların bir an önce üretici konuma geçmesi hedeflenmiştir. Uygulamaya dayalı eğitimle hayatta başarılı, etkili ve aktif genç kuşakların yetiştirilmesi amaçlanmıştır. 

Atatürk’ün konuşmalarından elde edilen bulgular, bu dönemin eğitim politikalarının sahip olduğu nitelikleri de anlamamızı kolaylaştırmıştır. Buna göre Türk toplumunu etkisi altına almış yaygın cehaletle savaşmak, eğitim seviyesinin yükseltilmesi ve toplumun aydınlanmanın sağlanması bu politikaların başlıca amacı olmuştur. 

Türkiye Cumhuriyeti, eğitim alanında cehalete karşı başlatılan bir mücadele ile kurulmuştur. Ulu önder, gerçek bağımsızlığın toplumu oluşturan bireylerin 
zihinlerinin aydınlanmasıyla ortaya çıkacağının bilincinde olmuş, Tevhid-i tedrisat kanununun ilan edilmesiyle laikliğe dayalı çağdaş bir program, dönemin eğitim 
politikalarının en önemli niteliklerinden biri olmuştur. Bu bağlamda Cumhuriyetin yetiştireceği genç kuşakların zihinlerinin, dogmalar ya da boş bilgilerle doldurulmasının önüne geçmek amaçlanmıştır. 

Türk toplumunun gerçek bilgiyi elde etmesine ve eğitimin, toplumda herhangi bir ayırım gözetmeksizin tüm bireylere ulaştırılması hedeflenmiş, topyekûn kalkınma anlayışı doğrultusunda harf devrimiyle başlatılan okuma-yazma seferberliğinin tüm vatandaşları kapsamasına önem vermiştir. Dolayısıyla eşitliğe dayalı eğitim anlayışı, Türk eğitim politikasının ön plana çıkan diğer bir niteliği olmuştur. Ulu önderin eğitim alanında yaptığı açıklamalarda tercih ettiği sözcüklerin kullanım sıklığından hareket edilerek ortaya koyulan bir diğer tespit, bu dönemde eğitimde ulusal kültüre dayalı bir politikanın uygulanmış olmasıdır. Çoğu zaman eğitim, kültürle yakın ilişkili bir kavram olarak düşünüldüğünden ulusal kültüre dayalı ve çağdaş kültürle bağlantılı eğitim programları Atatürk dönemi eğitim politikalarının en önemli niteliklerinden biri olmuştur. 

Bir ülkenin eğitim sistemi, kendi içerisindeki ilişkiler bütününden oluşan canlı bir yapıdır. Bu yapının başlıca öğeleri olan mektepler, muallimler ve yeni nesiller, 
eğitim politikalarına canlılık veren en anlamlı noktalar olmuşlardır. Okullar; akıl ve bilim ilkelerinin uygulandığı, bilim ve kültür yuvası konumundadırlar; bu bağlamda Atatürk’ün irfan ordusu olarak adlandırdığı muallim ve muallimeler, çağdaş düşünceye dayalı fikir ve görüşlerin topluma ulaştırılması ve toplumun aydınlatılmasından sorumlu olan yegâne unsur haline gelmişlerdir. Dolayısıyla Cumhuriyet değerlerinin içselleştirilmesi, devrimin başarısı, muallim ve muallimelerin başarısıyla eşdeğer görülmüştür. 

Yeni nesiller ise bu dönemde takip edilen eğitim programlarının merkezindeki temel öğe olmuştur. Milli benliği güçlü, ülkesinin çıkarı peşinde koşan, çağdaş düşüncenin değerlerini içselleştirmiş Cumhuriyet kuşaklarının yetiştirilmesi, Cumhuriyetin varlığını devam ettirebilmesinin bir garantisi olarak görülmüş ve devletin koruyucusu olarak görevlendirilmiştir. 

Atatürk, yurt gezilerinde İzmir, Konya, Bursa, Samsun gibi pek çok kenti ziyaret ederek uygulanacak eğitim politikalarını açıklamıştır. Bu bağlamda kendisi, yurt 
gezilerinde verdiği söylev ve demeçlerinin neredeyse tamamında eğitim alanına önemli vurgular yapmıştır. Dolayısıyla kendisinin eğitim alanında yaptığı açıklamaların genel bir değerlendirilmesiyle Cumhuriyetin ilk yıllarına hâkim olan eğitim politikalarının kaynağını, Ulu Önderin eğitime yönelik fikir ve düşüncelerinden aldığı görülmüştür. Atatürk’ün konuşmalarında yer alan vurgular değerlendirildiğinde kendisinin üzerinde durduğu ve önemine işaret ettiği unsurların günümüzde eğitim sistemimizin ihtiyaçları noktasında halen geçerliliğini koruduğu görülmektedir. 

Bu bağlamda Cumhuriyetin ilk yıllarında Türk milletinin karakter yapısına uygun olarak oluşturulan eğitim politikalarının, dünya ve ülke koşullarının dinamizmine, değişen koşullarına rağmen halen çağdaş Türkiye’nin eğitim alanındaki sorunlarına belli ölçüde cevap verebilir nitelikte olduğu görülmüştür. Dolayısıyla çağdaş uygarlık dünyasının bir parçası olan modern Türkiye Cumhuriyeti, devlet yapısı ve toplum karakterinin kodlarını içeren kuruluş dönemi eğitim politikalarından yol gösterici olarak yararlanmalı, bu politikaların sahip olduğu esas ve nitelikleri uygar dünyanın şartlarına göre yeniden yorumlayarak kendine özgü bir eğitim sisteminin koşullarını oluşturmalıdır. Gerçekleştirilen söz konusu çalışma ile ortaya konulan bu durum, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün aynı zamanda görüş, 
düşünce ve eylemleriyle yılları aşan bir eğitim uygulayıcısı olduğunu kanıtlamıştır 

Kaynakça 

Resmi Yayınlar 

TBMM Zabıt Ceridesi, 3 Mart 1924, D.2. C.7. B.2, S.27. 
TBMM Zabıt Ceridesi, 1 Kasım 1928, D.3, C.5, B.1, S, 11. 
Türkiye Cumhuriyeti Resmi Gazetesi, 24 Teşrinisani 1928, S.1048. 

Süreli Yayınlar 

1922, 30 Ekim, Hâkimiyet-i Milliye, Gazetesi s.1. 
1923, 2 Nisan, Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi, s.1 
1925, 26 Ağustos, Açıksöz, Gazetesi, s.1. 

Tetkik Eserler 

Acun, F. (2005) Muhteva analizi metodu ve cumhuriyet tarihi araştırmalarında kullanımı. 
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 22, 27-50. 
Akyüz, Y. (2004a) Atatürk ve eğitim, Atatürkçü Düşünce El Kitabı I, Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi. 
Akyüz, Y. (2004b). Türk eğitim tarihi, Ankara: Pegem A. 
Alkan, C. (1981) Atatürk düşün sistemi ve mesleki-teknik eğitim, Atatürk Devrimleri ve Eğitim Sempozyumu, (9-10 Nisan 1981) Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yayınları. 
Alp, İ. (2004) Atatürk ve türk gençliği, Atatürkçü Düşünce El Kitabı-I, Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi. 
Atatürk Araştırma Merkezi (2006), Atatürk’ün söylev ve demeçleri I-II-III, Ankara. 
Aytaç, K. (1984), Gazi Mustafa Kemal Atatürk- eğitim politikası üzerine konuşmalar, Ankara Üniversitesi. 
Binbaşıoğlu, C. (2009) Başlangıcından günümüze Türk eğitim tarihi, Ankara: Anı. 
Bursalıoğlu, Z. (1981) Atatürk döneminde eğitim felsefesi ve yenileşmesi, Atatürk Devrimleri ve Eğitim Sempozyumu (9-10 Nisan 1981) 
Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yayınları. 
Doğan, H. (1981) Atatürk’ün işlevsel eğitim anlayışı, Atatürk Devrimleri ve Eğitim Sempozyumu, (9-10 Nisan 1981) Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yayınları. 
Fer, S. (2005) 1923 yılından günümüze cumhuriyet dönemi ilköğretim programları üzerine bir inceleme, Cumhuriyet Dönemi Eğitim Politikaları Sempozyumu 
(7-9 Aralık 2005) İstanbul: Atatürk Araştırma Merkezi. 
Genç, R. (1998). Türkiye’yi laikleştiren yasalar, Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi. 
Güler, A. (2004) Türk eğitim politikalarının tarihsel süreci. Ankara: Yeryüzü. 
Hikmet, A. (2008) Bursa seyahati. (N. Özdemir, Çev.), Bursa: Sentez. 
İlhan, S. (2004) Atatürkçülük kültür unsurlarımızdan birisidir. Atatürkçü Düşünce El Kitabı-I, Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi. 
Önder, M. (1975) Atatürk’ün yurt gezileri, Ankara: İş Bankası. 
Palazoğlu, A.B. (1988) Atatürk ve eğitim, Ankara. 
Sakaoğlu, N. (1992) Cumhuriyet dönemi eğitim tarihi, İstanbul: İletişim. 
Süzgün, G. (2015). Atatürk’ün bursa gezileri ve türk devrimi’nin bursa’ya yansımaları (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), 
Uludağ Üniversitesi/ Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa. 
Tan, M. (1981) Atatürk ve Karma Eğitim, Atatürk Devrimleri ve Eğitim Sempozyumu (9-10 Nisan 1981). Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yayınları. 
Tezcan, M. (1981) Sosyoloji açısından Atatürk, Atatürk Devrimleri ve Eğitim Sempozyumu, (9-10 Nisan 1981).Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yayınları. 
Uçan, A. (2010) Başöğretmen Atatürk ve cumhuriyet öğretmeni, Ankara: Anı. 
Varış, F. (1981) Eğitim yoluyla Atatürkçü çizgide milli bütünleşme Atatürk Devrimleri ve Eğitim Sempozyumu (9-10 Nisan 1981) Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi 
Yayınları. 
Yüceer, S. (2002) Türkiye’nin aydınlanma sürecinde bir kültür devrimi millet mektepleri Atatürkçü Bakış, 1, 13-32. 


EKLER 


Ek A Atatürk’ün Yurt Gezilerinde Eğitim Hakkında Yaptığı Konuşmaların Kronolojik Dizini: 




Ek B Başkomutan Mustafa Kemal’in kendisini İstanbul’dan ziyarete gelen öğretmen heyetiyle Bursa Şark Sinemasında yaptığı konuşmanın haberi. (1922, 30 Ekim, Vakit, 1.) 


Ek C 13.2.1923. İzmir Sanatlar Mektebinde Öğretmenlerle. (Palazoğlu, 1988) 


Ek D Reisicumhur Hazretleri İstanbul Mekteplileri Arasında (1926, 2 Haziran, Vakit, 1.) 


Ek E 23.4.1929. Ankara Palas’ta verilen öğrenci müsameresinde. (Palazoğlu, 1988) 

Ek F 20.11.1930 Sivas Kız Muallim Mektebi öğretmenleriyle. (Palazoğlu, 1988)



***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder