10 Kasım 2017 Cuma

TÜRKİYE’NİN ENERJİ TİCARET MERKEZİ OLMASINDA DOĞU AKDENİZİN ROLÜ BÖLÜM 3


TÜRKİYE’NİN ENERJİ TİCARET MERKEZİ OLMASINDA DOĞU AKDENİZİN ROLÜ BÖLÜM 3





HARİTA 3. MISIR’IN DOĞU AKDENİZ BÖLGESİ’NDEKİ DOĞALGAZ SAHALARI 
Kaynak: Subsea World News 


Zohr sahasında en erken 2017’nin son çeyreğinde üretime başlanması ve günlük yaklaşık 28,3 milyon metreküp doğalgaz elde edilmesi beklenmektedir.19 Bu doğrultuda 13 Şubat 2017 tarihinde Mısır Petrol Bakanı, BP ve ENI yetkilileri arasında Mısır MEB’inde yer alan Shorouk imtiyazına yönelik bir anlaşma imzalanmıştır. Anlaşma ile Mısır’ın doğalgaz arama çalışmaları gerçekleştirdiği sahalarda yeni bir ortaklık oluşturulmuş ve BP’ye yüzde 10’luk pay 
verilmiştir.20 Aynı parselde faaliyet göstermek üzere yüzde 30’luk hisse satın alan Rusya’nın en büyük petrol üreticisi Rosneft de Mısır sahalarından çıkarılacak gazı Ortadoğu ve Avrupa ülkelerine ihraç etmeyi planlamaktadır.21 

ENI’nin Doğu Akdeniz’de Mısır’ın egemenlik alanında bulunan rezervlerde gerçekleştireceği üretim çalışmalarıyla ülkenin doğalgaz arz güvenliğini 
sağlamada önemli bir rol oynaması beklenmektedir. Zohr sahasında 2017 yılı içerisinde üretime geçilmesi halinde Mısır’ın artan doğalgaz talebini karşılayacak 
yerli kaynaklara sahip olacağı öngörülmektedir. Böylece Mısır orta vadede doğalgaz ithal etme gereği duymadan üretim ve tüketim dengesini yakalayabilecek duruma gelecektir. 

Zohr sahasında üretilecek doğalgazın Mısır’ın iç piyasasına nasıl ulaştırılacağı konusundaki tartışmalar LNG seçeneğini de gündeme getirmektedir. 
Mısır’ın Akdeniz kıyısında halihazırda Idku ve Damietta adında iki adet doğalgaz sıvılaştırma terminali bulunmaktadır (Harita 4). Üretime açılması 
durumunda Zohr sahasındaki doğalgazın bu terminallere taşınarak Mısır’ın iç tüketimine katkı sağlaması ihtimali seçenekler arasında yer almaktadır. 
Pazara açılma hususunda avantajlı bir seçenek olan LNG sahip olduğu coğrafi konumunun da yardımıyla Mısır’ı 2009 yılına kadar doğalgaz ihracatında 
bölgenin önde gelen ülkelerinden biri haline getirmiştir. LNG ticaretinin inşası yıllar süren ve yüksek maliyet gerektiren boru hatlarına gerek duymadan 
tankerler aracılığıyla gerçekleştirilmesi Mısır’ın bölgesi dışındaki pazarlara ulaşmasına da olanak sağlamıştır. Mısır’ın LNG ihracatı gerçekleştirdiği 
ülkeler arasında AB üyesi ülkeler, Güney Kore, Japonya, Çin, Hindistan ve Tayvan gibi Asya ülkeleri yer almıştır.22 

Idku ve Damietta adlı iki sıvılaştırma terminali ile sahip olduğu gazı sıvılaştıran Mısır, 2004 yılında Damietta aracılığı ile LNG ihraç etmeye başlamıştır. 2004- 
2009 yılları arasında bölgenin önemli LNG ihracatçıları arasında yer alan ülke, 2009 yılından sonra LNG ihracatında düşüş yaşamaya başlamıştır. 2009 yılında 
12,8 milyar metreküp LNG ihraç eden Mısır, 2014 yılında ise 3,7 milyar metreküplük ihracat gerçekleştirebilmiştir. Düşen üretim miktarları 2012 yılı sonunda Damietta terminalinin faaliyetine son verilmesine neden olmuştur. Ülkenin LNG ihracatı 2015 yılında ise tamamen durmuştur.23 Bu tarihten itibaren Idku terminali aracılığıyla elde edilen LNG yalnızca iç tüketimde kullanılmaktadır. 

Son yıllarda yaşadığı ekonomik istikrarsızlıklar ve gittikçe artan doğalgaz tüketimi sonucunda ortaya çıkan arz-talep dengesizliği Mısır’ın LNG ihracatını 
durdurmasının en temel sebeplerindendir. Bu durumu telafi etmek için LNG ithalatına başlayan Mısır aldığı sıvılaştırılmış gazı 5,4 milyar metreküp kapasiteli 
Ain Sokhna Hoegh yeniden gazlaştırma terminali aracılığıyla kullanmaktadır.24 Uzun yıllardır birçok uluslararası şirket ve konsorsiyum tarafından yürütülen 
araştırmalar Mısır’ın enerji kaynaklarının gün yüzüne çıkması ve üretime başlanmasında önemli rol oynamıştır. Son olarak 2015 yılında BP’nin Nil Deltası’nın doğusunda yaptığı sondaj çalışmaları sonucu keşfedilen AToll sahasında yaklaşık 42,5 milyar metreküp doğalgaz rezervi olduğu tahmin edilmektedir.25 Mısır’ın Damietta terminali açıklarında bulunan bu sahada 2018 yılında üretime geçilmesi beklenmektedir.26 


HARİTA 4. MISIR’IN DOĞU AKDENİZ’DEKİ DOĞALGAZ SIVILAŞTIRMA TERMİNALLERİ 
Kaynak: Middle East Economic Survey


    Mısır’ın mevcut politikalarında enerjinin önemli bir yere sahip olduğu ve öncelik arz ettiği söylenebilir.27 2014 yılında Yunanistan, GKRY ve Mısır bir araya gelerek “Kahire Deklarasyonu” adı verilen ortak bir deklarasyon yayınlamışlardır. Söz konusu belgede Türkiye’nin GKRY tarafından Akdeniz’de yapılan sismik araştırmalara herhangi bir müdahale ve benzeri eylemlerde bulunmaması gerektiği belirtilmiştir.28 Mısır bu adımla Türkiye ve GKRY arasında yaşanan anlaşmazlıkta GKRY tarafında yer aldığını ve bölgede Türkiye’yi yalnızlaştırma çabası içerisine girdiğini açıkça göstermiştir. Doğu Akdeniz’deki enerji siyasetini kendi lehine çevirmek isteyen Mısır bölgede yeni ittifak arayışlarına girerek güç toplama çabası içindedir. Mısır Petrol ve Enerji Bakanlığının 2030 yılı için koyduğu hedeflerde ülkenin enerji konusunda 
kendi kendine yeten bir duruma getirilmesi ve gaz ihracatına yeniden başlanarak bölgesel ölçekte bir enerji merkezine dönüştürülmesi yer almaktadır.29 Buna yönelik olarak 28 Mayıs 2017 tarihinde Zohr sahasının en etkili şirketi olan ENI’nin sahanın birinci safhasındaki sondaj çalışmalarını tamamladığı ve bundan sonraki faaliyetlerin gazın taşınacağı boru hattı üzerinde yoğunlaşacağı belirtilmiştir.30 

Zohr sahasının Mısır’ın ülke ekonomisinin istikrara kavuşmasına ve bölgedeki enerji ticaretinde eski pozisyonuna dönmesine katkı sağlaması beklenmektedir. 
Ancak kısa vadede ülkenin yeniden doğalgaz ihracatçısı konumuna gelerek bölgedeki enerji ticareti merkezlerinden biri haline dönüşmesinin pek mümkün olmadığı da bir gerçektir. Son on yıl içerisinde 17 milyon nüfus artışı yaşayan Mısır’ın her geçen gün artan enerji ihtiyacı karşısında mevcut rezervlerini öncelikle iç tüketiminde kullanması gerekmektedir. Ülkenin bundan sonra enerji alanında izleyeceği yol haritası siyasi alanda yaşadığı istikrarsızlıkların ekonomisinde meydana getirdiği olumsuz yansımaları telafi edebilmesi açısından son derece önemlidir. 

İSRAIL 

İsrail’in Doğu Akdeniz MEB’inde yürütülen hidrokarbon arama çalışmaları kapsamında ilk keşif 1999 yılında Ashkelon açıklarındaki Noa sahasında gerçekleştirilmiştir. 
2000 yılında ise ABD’li Noble Energy tarafından bu sahanın hemen yanındaki Mari-B adlı doğalgaz sahası keşfedilmiştir. Bu sahalar 43,6 
milyar metreküp doğalgaz rezervine sahip olan ve Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon potansiyelini açığa çıkaran ilk bulgular olarak kaydedilmiştir. 2004 yılında İsrail, Mari-B sahasını üretime açarak ulusal talebini karşılama yoluna gitmiştir.31 2009’da Akdeniz açıklarında Noble Energy ve İsrailli Delek Group 
tarafından yapılan araştırma çalışmalarında İsrail kıyılarındaki Tamar ve Dalit doğalgaz sahaları bulunmuştur. Tamar sahasında 283 milyar metreküp doğalgaz rezervi tespit edilirken Dalit sahasındaki rezerv miktarının yaklaşık 14,1 milyar metreküp olduğu açıklanmıştır (Tablo 1). 

2010 yılında Tamar ve Dalit sahalarının batısında İsrail’in o güne kadarki en büyük hidrokarbon sahası keşfedilmiştir (Harita 5). Leviathan olarak adlandırılan bu sahada yaklaşık 509 milyar metreküp doğalgaz rezervinin bulunduğu tahmin edilmektedir (Tablo 1). Leviathan, Tamar, Kanin ve Tarish sahalarının çok büyük bir kısmında Noble Energy ve Delek Group faaliyet göstermektedir.32 Keşfedilen bu yeni rezervler ile birlikte İsrail’in Doğu Akdeniz’deki toplam doğalgaz rezervinin yaklaşık 1 trilyon metreküp olduğu tahmin edilmektedir. 

Keşfedilen rezervlerin üretime açılmasıyla birlikte doğalgazın elektrik üretimindeki payı hızlı bir artış göstermiştir. 2012 yılında elektrik üretiminin yüzde 16’sını doğalgaz santrallerinden sağlayan İsrail, 2013’te Tamar doğalgaz sahasında üretime başlamasıyla doğalgazın elektrik üretimi içindeki payını artırmıştır. Aynı yıl ülkede elektrik üretiminde kullanılan enerji kaynaklarının paylarına bakıldığında kömürün yüzde 53 ile birinci, doğalgazın ise yüzde 41 ile ikinci sırada yer aldığı görülmektedir.33 

Tamar doğalgaz sahasını 2013 yılında üretime açan İsrail günümüzde elektrik arzının belli bir kısmını buradan temin ettiği doğalgazdan sağlamaktadır. 

Doğalgazın elektrik üretimi içinde sahip olduğu yüzde 41’lik pay, 2014’te yüzde 44’e çıkmış ve Doğu Akdeniz rezervlerini İsrail’in elektrik ihtiyacını karşılamada 
önemli bir konuma yükseltmiştir. 

2015’te tükettiği enerjinin yaklaşık yüzde 30’unu doğalgazdan karşılayan İsrail’de petrolün payı yüzde 43, kömürün payı ise yüzde 26 olarak gerçekleşmiştir (Grafik 6). Ülkenin birincil enerji tüketiminde kömürün payı 2005-2015 arası yaklaşık yüzde 15 oranında azalırken doğalgazın payı dört kattan fazla artmıştır. Keşfettiği doğalgaz sahalarını üretime açarak iç tüketimine katmayı önceleyen İsrail 2016 yılında elektrik üretiminin yüzde 50’sinden fazlasını Tamar sahasından elde ettiği doğalgazdan sağlamıştır.34 

İsrail’in sahip olduğu en zengin saha olan Leviathan’da en erken 2019’da doğalgaz üretimine başlanması beklenmektedir. İsrail’in Leviathan sahasındaki başlıca hedefi buradaki doğalgazı iç tüketime hızlı bir şekilde entegre edip ortaya çıkacağı düşünülen arz fazlasını ihraç etmektir. 



HARİTA 5. İSRAİL MEB’İNDE KEŞFEDİLEN DOĞALGAZ REZERVLERİ 
Kaynak: US Geological Survey


İsrail’in Leviathan sahasında faaliyet gösteren Noble Energy 27 Eylül 2016 tarihinde sahadan çıkarılan doğalgazın Ürdün’e ihraç edilmesine yönelik bir anlaşma imzalandığını açıklamıştır. Bu anlaşma ile öncelikle iki ülke arasında bir doğalgaz boru hattı inşa edilmesi planlanmış ve söz konusu boru hattı ile Ürdün’e on beş yıl boyunca yılda 3 milyar metreküp doğalgaz ihraç edilmesine karar verilmiştir.35 

Elektrik üretim faaliyetlerinde ağırlıklı olarak petrol kullanan Ürdün talebini karşılayacak kadar doğalgaz kaynağına sahip olmadığı için komşusu İsrail 
ile enerji iş birliği yapmayı tercih etmiştir. 



GRAFİK 6. İSRAİL’İN BİRİNCİL ENERJİ TÜKETİMİNİN KAYNAKLARA GÖRE DAĞILIMI (2016) 
Kaynak: BP Statistical Review of World Energy 2017 


GRAFİK 7. İSRAİL’İN YILLARA GÖRE DOĞALGAZ TÜKETİM MİKTARI (MİLYAR METREKÜP, 2006-2016) 
Kaynak: BP Statistical Review of World Energy 2017 


İsrail’in doğalgaz sektöründe yaşadığı bu gelişmeler ışığında 2030 yılında elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 70’ini doğalgazdan sağlaması beklenmektedir. Ülkede 2009 yılında 4,2 milyar metreküp olan doğalgaz tüketim miktarı 2015 yılına gelindiğinde 8,4 milyar metreküpe ulaşmıştır (Grafik 7). 2012 yılında 2,6 milyar metreküpe düşen doğalgaz tüketim oranının 2015’e gelindiğinde yüzde 8,4’e çıkması bu artışın önümüzdeki yıllar içerisinde devam edeceğinin sinyallerini vermektedir. Yine bu yönde yapılan tahminlere göre 2030 yılında ülkenin toplam birincil enerji tüketiminin yüzde 50’sinin doğalgaz tarafından karşılanması beklenmektedir.36 

İsrail’in doğalgaz rezervlerini pazara açarken ilk aşamada bölgesel bir ticaret ağı oluşturma çabası içerisine girdiği görülmektedir. Bu bağlamda coğrafi yakınlık 
nedeniyle önceliğinin komşu ülkelerden yana olması İsrail’in Ortadoğu enerji pazarında söz sahibi ülkelerden biri olabilmesini sağlayabilir. Aynı şekilde Avrupa pazarına açılmak da İsrail’in son yıllarda ilgilendiği ve bu yönde girişimlerde bulunduğu en önemli konulardan biridir. Bugünkü kanıtlanmış verilere göre ülkenin sahip olduğu doğalgaz miktarı çok büyük olmasa da Avrupa’nın enerji ithalatı gerçekleştirdiği ülkeleri çeşitlendirmesine olanak sağlayabilecek durumdadır. 

Şu anda doğalgaz ihracatında bölgesel yönde adımlar atan İsrail dünyanın en önemli doğalgaz ihracatçıları arasına girmenin hedefleri arasında olduğunu söylemektedir.37 

Buna yönelik attığı ilk adım Ocak ayında Tamar sahasında ürettiği doğalgazı Eastern Mediterranean Marketing isimli bir Amerikan şirketi üzerinden 
Ürdün’e satmaya başlaması olmuştur.38 İsrail’in mevcut doğalgaz kaynakları hedeflerine ulaşmada avantaj yaratırken boru hattı ve altyapı çalışmalarında ciddi bir yatırıma ihtiyaç duymaktadır. Kilometrelerce uzaklıktaki mesafelere taşınması planlanan bu rezervlerin üretim ve transfer aşamalarının seyrini İsrail’in doğalgaz sektöründe gerçekleştireceği yatırımlar ve altyapı çalışmaları belirleyecektir. 2015 yılında ihracat alanında önemli bir adım atan Delek Group, Mısır’da faaliyet gösteren Dolphinus Holdings ile Tamar sahasındaki doğalgazın ihracatı konusunda bir anlaşma imzalamıştır. Tamar’dan çıkarılacak gazın iç tüketime yönlendirilmesinden sonra ortaya çıkacağı düşünülen arz fazlasının inşa edilecek bir boru hattı ile yedi yıl boyunca Mısır’a ihraç edilmesi planlanmaktadır.39 

Keşfedilen en büyük sahası Leviathan’ı bir an evvel üretime açmak isteyen İsrail, Tamar sahasının üretime açılmasıyla çalışmalarına bu yönde ağırlık vermeye 
başlamıştır. Delek Group ve Noble Energy öncülüğündeki Leviathan sahası ortakları Şubat 2017’de sahanın geliştirilmesine yönelik 3,75 milyar dolarlık nihai yatırım kararı almıştır. Partner şirketler üç yıl içinde İsrail tarihinin en büyük enerji projesini başlatarak bölgenin enerji denklemini değiştireceklerini açıklamışlardır. 

2019 yılında üretime başlaması öngörülen sahadan ilk etapta iç tüketim için yıllık maksimum 12 milyar metreküp gaz elde edilmesi planlanmıştır.40 İhracat konusunun netleştirilmesi durumunda ise yıllık 9 milyar metreküplük kapasite artışına gidilebileceği belirtilmiştir.41 

Artan iç tüketimini karşılamaya yönelik hamlelerine ara vermeden devam eden İsrail son olarak Yunanistan merkezli Energean Oil&Gas Group ile Leviathan 
ve Tamar’dan sonra en büyük rezervlerin bulunduğu Karish (50,9 milyar metreküp) ve Tanin (33,9 milyar metreküp) sahalarının üretime açılması konusunda anlaşma imzalamıştır. Söz konusu sahalardan üretilecek doğalgazın Tamar sahasından elde edilen gazdan çok daha uygun fiyata mal edilebileceği belirtilmiştir. Bu şekilde İsrail doğalgaz piyasasının daha rekabetçi bir görünüme kavuşturulması amaçlanmakta ve kısa süre içinde üretim faaliyetlerine yönelik net bir plan oluşturulması beklenmektedir.42 


4 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder