Adli Kontrol Nedir? Adli Kontrol Kararına Nasıl İtiraz Edilir?

Adli Kontrol (m.109-115)
Adli Kontrol kurumu ilgiliyi özgürlüğünden yoksun kılmamakla birlikte gözlemeyi ve denetlemeyi olanaklı kılan tedbirlere tâbi kılmaktadır; böylece kişinin kaçma riski azaltılırken hürriyetten tümü ile yoksun kılmanın zararları da ortadan kaldırılmış olmaktadır.
Bu yeni kurumun hem özgürlükçü ve hem de kamu düzenini koruyucu nitelikte bulunduğu söylenebilir. Bu kurumdan sonra tutukluluk uygulaması istisnaî hâle gelmektedir. Kurum şüpheliyi hürriyetten yoksun hâle getirmemekle birlikte, aynı sonuçların elde edilebileceği hâllerde adlî kontrole hükmetmek gerekecektir.
Bir koruma tedbiri olan adli kontrol; hakkında tutuklama kararı verilmesi için gerekli sebepler bulunan şüphelinin tutuklanması yerine kanunda sayılan yükümlülüklere tabi tutulmasıdır.

Adli Kontrolün Şartları:

  • Suç işlendiğine dair kuvvetli şüphelerin varlığını gösteren olgular bulunmalıdır.
  • Kanunda sayılan bir tutuklama nedeni olayda mevcut olmalıdır.

Bu tutuklama nedenleri:

  1. Şüpheli veya sanığın kaçması veya saklanması
  2. Şüpheli veya sanığın kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların bulunması
  3. Şüpheli veya sanığın davranışlarının; delilleri yok etme, gizleme, değiştirme; tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı girişiminde bulunacağı hususlarında kuvvetli şüphe oluşturması.
  4. m.lOO/3/a-f de sayılan suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması Burada kanun birçok konuda olduğu gibi suçları tek tek saymak suretiyle Katalog Sistemini benimsemiştir.
Bu dört nedenden birinin bulunması halinde adli kontrol sebebi vardır ve diğer şartlar da var ise adli kontrol kararı verilebilir.
Tutuklama yasakları bulunan hallerde (suçun adli para cezasını ya da 1 yıl veya daha az hapis cezasını gerektirdiği durumlarda) de adli kontrol kararı verilebilir.
İşlendiği hususunda kuvvetli şüphe duyulan suç için kanunda öngörülen cezanın üst sınırı 3 yıl veya daha az hapis olmalıdır.
Bu fıkra ile adli para cezasını gerektiren suçlar için adli kontrol kararı verilebilecekken 3 yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlar için adli kontrol kararı verilemeyecektir.
Bu 3 yıllık süre sınırı hem bu fıkrada kastedilmek istenmeyen, hem adli kontrolün tutuklamaya alternatif olma özelliğine uymayan, hem de m.109/2 de öngörülen tutuklama yasakları halinde dahi adli kontrole hükmedilebileceği düzenlemesiyle bağdaşmayan bir cümledir.
Bu düzenlemeden üst sınırı 3 yıldan fazla hapis cezasını öngören suçlarda adli kontrole karar verilemeyeceği sonucu çıkmaktadır. Böyle bir sonuç düzenlemenin ruhu ile örtüşmez. Aksinin kabulü bu hallerde Adli Kontrol yerine kişinin zorunlu olarak tutuklanması sonucuna götürmektedir ki bu da kişi hürriyetleri aleyhine yorum sayılır.
Şüpheliye yurt dışına çıkma yasağı konulması hususunda m.l09/l’deki 3 yıllık süre sınırı dikkate alınmaz. 5353 sk m.14 ile Değ CMK m.109/4

Adli Kontrol Kapsamındaki Yükümlülükler:

m.109/3 Adli kontrol kararı veren hakim şüpheli veya sanık hakkında   aşağıda sayılan yükümlülüklerden bir veya bir kaçına ya da tümüne hükmedebilir. Bu yükümlülükler:
  1. Yurt dışına çıkamamak.
  2. Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak.
  3. Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak.
  4. Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek.
Hakim veya Cumhuriyet Savcısı bu tedbire karar verilmesi halinde kişinin mesleki uğraşlarında taşıt kullanmasına sürekli veya geçici olarak izin verebilir.
  1. Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek.
  2. Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak.
  3. Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silâhları makbuz karşılığında adlî emanete teslim etmek.
  4. Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.
  5. Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence
Örneğin: uyuşturucu kullanmak suçundan gelen bir şüpheli için; hem (d) bendinde yer alan araç kullanmama ve hem de (e) bendinde yer alan bir tedavi kurumuna yatma tedbiri birlikte verilebilir. Uygulamada en çok uygulanacak tedbir (a) bendinde yer alan yurt dışına çıkmama ve (b) bendinde yer olan belirlenen yerlere belirlenen sürelerde düzenli başvurma tedbirleri olacaktır. (b) bendinde yer alan bu tedbir uyarınca örneğin şüphelinin her gün ya da iki günde bir adresine göre belirlenmiş olan karakola müracaat edip imza atması, bu şekilde kişinin takibinin yapılması, eğer kişi imza atmaya gelmez ise durumun tutanağa bağlanıp C. Savcılığına bildirilmesi tedbiri kullanılabilir. Yine (f,h,i) bendinde belirtilen nakti kefalet bedeline hükmetme de değişik açılardan hak ve nesafet kurallarına uygun tedbirlerdir. Özellikle mağduriyetlerin anında giderilmesine hizmet edebilecek düzenlemedir.
Adli Kontrol Kararında Usul :
Soruşturma evresinin her aşamasında Cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza hakiminin kararı ile şüpheli hakkında adli kontrol kararı verilebilir
Adli Kontrol kararının şüphelinin gıyabında verilmesi mümkündür.
Ancak m.l09/3/e deki bir tedavi kurumuna yatırma kararının gıyapta verilmemesi yerinde olacaktır. Zira bu durum mahkumiyetten mahsuba dahi konu olacak bir hürriyetten yoksun bırakmadır. AİHM uygulamalarına göre yargılama yapılmalı ve silahların eşitliği ilkesine riayet edilerek verilmelidir.
Yukarıda sayılan tedbirlerin hangilerinin uygulanacağı, bunları değiştirme hususunda hakimin geniş takdir yetkisi vardır. Hakim Cumhuriyet savcısının istemiyle, adli kontrol uygulamasında bu yükümlülüklerden bir veya birden çok yeni yükümlülük ekleyebilir, yükümlülüklerin tümünü veya bir kısmını kaldırabilir, değiştirebilir, şüpheliyi bunların bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir.
Şüpheli veya sanığın istemi üzerine, hakim veya mahkeme, Cumhuriyet savcısının görüşünü aldıktan sonra bu yükümlülüklerin kaldırılmasına, değiştirilmesine veya geçici muaf tutmaya 5 gün içinde karar verebilir.
Örneğin her gün adli kontrol bürosuna imza atmakla yükümlü kılınan şüphelinin başka şehirdeki babasının ölümü durumunda Mahkeme, şüpheliyi belirli bir süre için imza atmak yükümlülüğünden muaf tutabilir. Bu konudaki karar hakim veya mahkeme tarafından şüphelinin veya sanığın istemi üzerine C. Savcısının görüşü alındıktan sonra beş gün içinde verilir.
Adli kontrol hususunda verilen kararlar itiraza tabidir.
Adli kontrol yükümlülüklerinin bazılarının özelliklerinden dolayı uygulanması hususunda alt yapı gerekmektedir. Örneğin Adli Kontrol bürolarının kurulması
Sonuçları ve İnfazı
Adli kontrole ilişkin yükümlülüklere tabi olma kural olarak kişi özgürlüğünü kısıtlamadığından (adli kontrol altında geçen süre şahsi hürriyeti bağlayıcı sınırlama sebebi sayılamaz) cezadan mahsup edilemez. Ancak m.l09/3/e bendinde belirtilen hallerde bu süreler cezadan mahsup edilecektir.
Bu bentte alkol, uyuşturucu, uçucu veya uyarıcı madde bağımlılığından kurtulmak amacıyla hastaneye yatmak dahil tedavi veya muayene tedbirlerine tabi olmak sayılmıştır.
Adli kontrol yükümlülüklerini isteyerek yerine getirmeyen şüpheli veya sanık hakkında müsnet suçun kanundaki cezası ne olursa olsun hakim veya mahkeme tutuklama kararı verebilir. Bu durumda tutuklama yasağı olan haller dikkate alınmaz.
Adli   kontrol   kararı   ile   hükmedilecek   tedbirlerin   infazını   Denetimli serbestlik şube müdürlüğü yapacaktır.
Güvence;
CMK m.l09/3’te sayılan yükümlülüklerden f,h,i bentlerinde yer alan sanık veya şüpheli tarafından verilecek güvence;
1)    Şüpheli veya sanığın bütün usul işlemlerinde hazır bulunmasını (hükmün infazında veya hakkında verilecek diğer yükümlülükleri yerine getirmek üzere)
2)    Katılanın yaptığı masrafların ödenmesini, suçun neden olduğu zararların giderilmesini ve eski hale getirilmesini, kamusal giderlerin ödenmesini, para cezalarının ödenmesini
3)       Şüpheli veya sanık nafaka borçlarını ödemediği için kovuşturuluyorsa nafaka borçlarının ödenmesini, sağlar.
Bu güvence kararı verilirken güvencenin yukarıda sayılan hususlardan hangisini sağlamak için verildiği ve ne kadarının hangi hususa ilişkin olduğu ayrı ayrı belirtilir. Yani güvencenin ne kadarının kişiyi usul işlemlerinde hazır bulundurmak ve ne kadarının masraf, zarar ve muhtemel ceza için olduğu ayrı ayrı gösterilecektir.
Hakim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı, mağdur veya nafaka alacaklısı istedikleri takdirde ve şüpheli veya sanığın rızasıyla güvencenin bu alacakları karşılayan kısmının hak sahiplerine verilmesini emredebilir.
Soruşturma ve kovuşturmanın konusunu oluşturan olaylar nedeniyle mağdur veya alacaklı lehinde bir yargı kararı varsa şüpheli veya sanığın rızası olmasa da ödemenin yapılması emredilebilir.
Hükümlü infaz dahil o kovuşturma ile ilgili tüm usul işlemlerinde hazır bulunmuşsa (yani hakkında karar verilmiş ve infaz edilmiş ise) güvencenin usul işlemlerini temin için kişinin hazır bulunması maksadıyla alınmış olan kısmı – ki bu kısım güvence kararında ayrıca belirtilmek zorundadır – kendisine iade edilir.
Hükümlülük halinde güvencenin suçun parasal sonuçlarını bertaraf maksadıyla alınmış olan kısmı -ki bu kısım güvence kararında ayrıca belirtilmek zorundadır – bu hususlar için kullanılır. Ör: Katılanın masrafları, mağdurun zararının giderilmesi, nafaka borçları, kamusal giderler, para cezaları için kullanılır ve kalan miktar var ise hükümlüye iade edilir.