11 Ocak 2018 Perşembe

ATATÜRK ÜN YURT GEZİLERİ TÜRK BASININDAN 1926 BÖLÜM 2

ATATÜRK ÜN YURT GEZİLERİ TÜRK BASININDAN 1926   BÖLÜM 2



Mudanya’dan Karadeniz vapuruna binen Atatürk, gemi ile Bandırma’ya giderek, yolculuk boyunca Karadeniz vapurunu incelemiştir. 

Gazi Paşa on bir buçukta Karadeniz’in merdivenine binmiş bulunuyorlardı…Seyyar sergide bulunan Riyaseti Cumhur Orkestrası selam havasıyla büyük Gazi’mizi selamladı…Gazi Paşa hazretleri sergi tertip heyetinin yol göstermesiyle evvela serginin teşhir kısmını geçerek mamul ve sanat eserlerimizin ayrı ayrı pavyonları karşısında her birini dikkatle incelediler. Sergi komiseri, Gazi’ye sırlı cam üretimi hakkında izahat verdi. Büyük Gazi “çok güzel, çok güzel” diyorlardı. Sonra satış kısmına geçildi. İş Bankası’nın şubesi bilhassa fevkalade dikkat çekici bir şekilde süslenmişti. Reis-i Cumhur Hazretleri takdir ettiler. 

Fındıklarımız, pamuklarımız ve bilhassa madenlerimiz üzerinde fazla meşgul oldular. Sergi daireleri tamamen gezildikten sonra Gazi Paşa Hazretleri Rauf Bey’e dediler ki: ‘Muvaffak olmuştur. Her halde iyi tesir bırakacak eserdir. Müteşebbislerini tebrik ederim’ Nihayet incelemeler bittikten sonra yukarı kattaki güverteyi teşrif ve orada sergi hakkında memnuniyetlerini beyan ederek serginin defterine şunları kaydettiler:49 

-Sergi, başarıya ulaşmış bir eserdir. Bende gayet iyi izlenimler meydana getirdi. Sunuş tarzı çok iyidir. Hazırlayıcısını takdir ve tebrik ederim.50 

Karadeniz Vapuru ile ulaştığı Bandırma’da durmayarak Balıkesir’e geçen Gazi Paşa aslında İzmir’e gitmeyi planlamıştır. Fakat bu plândan İzmir Valisi Kazım Bey’in (Dirik) telgrafı üzerine vazgeçmiştir. Çünkü bu telgrafta, İzmir’de Atatürk’e bir suikast girişiminin ortaya çıkarıldığı ve bu yüzden de Atatürk’ün İzmir’e gelişinin ertelenmesi rica edilmektedir. Suikast girişiminden dolayı çok üzüldüğü bilinen Atatürk durumu çevresine yansıtmayarak programına devam etmiştir. Her zamanki gibi önce resmi ziyaretlerini yapan Atatürk evvela 
Belediye, Öğretmenler Derneği ve Türk Ocağı’nı ziyaret etmiş ardından İdman Yurdu Lokali’ne giderek gençlerle sohbet etmiştir.51 

Atatürk, inkılâpları çok yönlü düşünmüştür. Ama her şeyin başında bu inkılâpları gelecek nesillere aktaracak gençler gelmektedir. Bu yüzden gittiği her yerde gençlerle de konuşarak, fen, ziraat, tıp gibi alanlarda olduğu kadar sanat ve spor alanında da gençleri teşvik edici olmuştur. Sanata verdiği gibi spora da önem vermiştir. Her şey, modern ve yeni bir ulus inşası içindir. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren modern spor bilgisi ve uygulamaları ülkeye taşınarak jimnastik, artistik danslar, tenis, gülle ve trapez gibi spor dalları öğretilerek çağdaş ve modern bireylerden oluşan bir ulus yaratılması hedeflenmiştir. Beden eğitimi ve yeni spor dallarını topluma tanıtacak ve geleceğin beden eğitimcilerini yetiştirecek etkin şahsiyetlerin gayretiyle dönemin gereksinimlerini karşılanmaya çalışılmış, dönemin başarılı öğrencileri eğitim için Avrupa’ya gönderilirken Avrupa’nın ünlü spor adamları da resmi olarak Türkiye’ye davet edilmiştir. Yurdun her yerinde -köylere varana kadar- sporu özendirici girişimlerde bulunulmuştur.52 Atatürk’e göre dünyada spor hayatı, spor âlemi oldukça  mühimdir. Dünyada olduğu kadar Türkler için de mühimdir çünkü bu yalnızca bir spor değil ayrıca bir ırk meselesidir. Irkın ıslahı ve küşayişi açısından önemli hatta biraz da medeniyet meselesidir.53

İdman Yurdu’nu ziyaretinden bir gün sonra yani 15 Haziran’da Orduevi’ni ziyaret eden Atatürk, ziyareti esnasında suikastçıların bir kısmının tutuklandığı haberini alır almaz Balıkesir’de daha fazla kalmayarak aynı günün akşamı, 21.00 sularında İzmir’e hareket etmiştir.54 

Hasan Rıza Soyak’ın anılarına göre, suikast ilk olarak, Gazi Bursa’da iken düzenlenmek istenmiş, suikast komitesi bu maksatla Laz İsmail’i ve Gürcü Yusuf’u Bursa’ya göndermeye karar vermiş fakat Gürcü Yusuf bunu kabul etmeyince, Laz İsmail, Nimet Naciye isimli bir bayanı güya eşiymiş ve tedavi amaçlı götürüyormuş gibi yanına alıp Bursa’ya gitmiştir.

Ancak Bursa’da yaptığı incelemeler sonucunda suikastın icrasının mümkün olmayacağını anlayıp geri dönmüş, daha sonra gazeteler Gazi’nin bir haftaya kadar Bursa’dan Balıkesir yolu ile İzmir’e geçeceğini bildirince suikastın icrası İzmir’e bırakılmıştır.55 

Bu sırada halk henüz olaydan haberdar değildir. Ancak olayı haber alan resmi merciler, Gazi’ye üzüntülerini dile getiren telgraflar göndermeye başlamıştır. Hükümet suikast girişimini 18 Haziran’da gazeteden halka beyan ederek, Gazi’nin İzmir gezisi esnasında yapılması plânlanan suikast girişiminin Gazi’nin İzmir’e varışından bir gün evvel ortaya çıkarıldığını, suçluların, bomba ve silahları ile ele geçirildiğini, cezalarının verilmesi için ne gerekiyorsa derhal yapılacağını, belirtmiştir.56 

Hükümetin yayınladığı tebliğ, insanları şaşırttığı kadar öfkelendirmiştir de, suikast tertiplenmeye çalışıldığı haberi üzerine İzmir başta olmak üzere yurdun dört bir yanında halk ayağa kalkmıştır. Ülkenin çeşitli illerinden Gazi’ye “geçmiş olsun” telgrafları gönderilirken diğer yandan basın vasıtasıyla halk suikast karşıtı gösterilere çağrılmıştır:57 

Gazi, olay halka tebliği edildikten sonra, resmi bir basın açıklaması yapmak durumunda kalmış ve bu açıklamanın içinde tarihe geçen o meşhur sözünü dile getirmiştir: “Benim değersiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır.”58 

Açıklamanın yayınlandığı gün olan 20 Haziran’da, Mustafa Kemal, başvekil İsmet Paşa’ya telgraf çekerek derhal yanına gelmesini buyurmuştur. Suikast haberine hayli üzülmüş olan İsmet Paşa, derhal trene binip yola koyulmuş Atatürk’e bulunduğu İzmir’den katılmıştır. 

Bundan sonraki günler, büyük oranda geçmiş olsun telgraf ve ziyaretlerine cevap, halka beyanatlar ile geçmiştir.59 Atatürk 30 Haziran 1926 günü başvekil İsmet İnönü ile Çeşme’ye hareket etmiş ancak Çeşme’ye varmadan evvel Urla’da durarak şerefine verilen çaya katılmıştır. Burada bir konuşma yapan Atatürk: “İnkılâp içeride ve dışarıda pek çok şeyleri bastırmıştır; fakat daha vazifemiz bitmemiştir. Gençliğin pek çok çalışması lazımdır. Bu noktada dikkatinizi çekerim.”60 diyerek gençlere mühim vazifeler düştüğünün altını çizmiştir. 

Cumhuriyet, Gazi’nin Çeşme’ye gidişini “halk yollarda sevincinden ağlıyor” başlığı ile vermiştir. Gazetenin haberine göre Gazi’nin yanında İzmir Valisi Kazım Paşa ile Halk Fırkası Genel Kâtibi Saffet Bey de vardır. Çeşme’de Gazi için hazırlanmış on beş tak önünde Gazi’ye tezahürat yapılmıştır. Gazi de her tak önünde durarak elinde tüfekle ahaliyi selamlamıştır. Çeşme Ilıca’da ise tezahürat doruk noktasına çıkmıştır.61 

Çeşme’de yaklaşık bir hafta kalan Atatürk 2 Temmuz gecesi Ilıca’da bir sinemanın açılışını yaparak, yine bu sinemada halkla birlikte film izlemiştir. Bu arada Atatürk’e moral vermek isteyen İzmir Avcılar Kulübü üyeleri Alaçatı’ya ava gidip ilk avlarını da Ata’ya götürmüşlerdir.62 Ilıca’da kaldığı süre boyunca banyolara girip dinlenen Atatürk hemen herkesi kabul ederken çocuklara ayrı bir ilgi göstermiştir.63 

8 Temmuz’da Çeşme’den İzmir’e dönen Atatürk, Çeşmeden ayrılmadan önce İzmir Suikastı nedeniyle bölgede bulunan İstiklal Mahkemesi heyetiyle görüştükten sonra İsmet Paşa’yla birlikte 9 Temmuz 1926 tarihinde Ankara’ya hareket etmiştir. Ankara’da kendisi için bir tören yapılmasını istememesine rağmen bu isteğine uyulmamış ve ufak da olsa bir karşılama töreni yapılmıştır. İstasyonda Ankara’daki İstiklal Mahkemesi heyeti ile mebuslar, askeriye ve mülkiyeden bazı kişiler hazır bulunurken, Ata’ya gideceği yere kadar da Tayyare 
Filosu eşlik etmiştir.64 Hem Atatürk hem de yanındakiler için 2 ay evvel başlamış olan yurt gezisi macerası da böylelikle sona ermiştir. 

Sonuç 

7 Mayıs 1926 günü Ankara’dan yola çıkan Mustafa Kemal Atatürk, 2 ay sonra, 10 Temmuz 1926 tarihinde Ankara’ya dönerek, 1926 yılı yurt gezilerini 2 ay 3 gün süresinde tamamlamıştır. Bu geziler esnasında hem resmi ziyaretlerini gerçekleştiren hem de halk ile görüşme imkânı bulan Atatürk ayrıca güney bölgelerdeki hükümet yatırımlarını, yeni çiftlikleri inceleme fırsatı bulmuş, ülkeye kazandırılan yeni fabrika ve tesisleri gezmiştir. Bu tesislerin civar köylerdeki insanlara iş olanağı sağlamasının yanı sıra, yapılacak yeni tesisler için örnek 
teşkil ediyor olması Ata’yı memnun etmiştir. Ancak basının verdiği “yurt gezileri” haberleri Atatürk’ü karşılayan insan toplulukları, sevinç gösterileri, yapılan resmi ziyaret ve söylevlerden öteye geçmediği için, halkın bu gezilerdeki gerçek tutumu, ya da iki taraf arasında yaşanan diyaloglar ne yazık ki bilinememekte dir. Gazetelerin bu tutumunda Atatürk’ün devrimleri hayata geçirmek adına “yurt gezileri” ve “basını” bir araç olarak görmesi önemli bir unsurdur. 1925 Takrir-i Sükûn Kanunu ile muhalif basının susturularak, yalnızca devrimleri destekleyici nitelikte yazan basına izin verilmesi, gazete sayfalarında 
sürekli biçimde “sevinçten ağlayan insanların” resmedilmesine neden olurken diğer yandan da gördüğü manzara karşısında memnuniyetini ifade eden bir Atatürk resminin çizilmesine sebep olmuştur. 1926 yılında yapılmış bu gezilere dair ne yazık ki elde ne ayrıntılı anılar ne de ayrıntıya ulaşmamızı sağlayacak kaynaklar vardır. Üstelik gezinin İzmir Suikastı ile bitiyor olması, gündemi bir anda İzmir Suikastı konusuna çevirdiğinden, hem basının gündemi hem 
de meclisin gündemi yıl sonuna dek suikast konusu ile dolmuştur. Atatürk’ün yapmış olduğu ziyaretler esnasında almış olduğu bazı kararların daha sonra mecliste görüşülüp kanunlaştırıldığı bilinmekle65 beraber konu başlığımız “1926 Yılı Türk Basınında Mustafa Kemal Atatürk’ün Yurt Gezileri ve Yurt Gezilerinin Kamuoyu Oluşturmadaki Rolü” olduğundan alınan bu kararların mecliste ele alınıp yasallaştırma süreci ayrı bir çalışma konusudur. Şimdilik elde edebildiğimiz kaynaklar ile söyleyebileceğimiz, basında çizilen olumlu havanın, pek de gösterildiği gibi olmadığıdır. En azından Atatürk’ün bu geziden 4 yıl sonraki gezileri esnasında Hasan Rıza Soyak’a dile getirdiği konuşmadan66 1930 yılına 
gelindiğinde bile manzaranın iç açıcı olmadığı, Atatürk’ün gittiği her yerde yalnızca şikâyet ve dert dinlediği, halkın ve memleketin büyük bir yokluk içinde olduğu, memur sınıfının istenildiği düzeyde olmadığı üstelik yapılacak her şeyin devletten beklendiği için Ata’nın oldukça bıkkın olduğu görülmektedir. Hatta yine kendi ifadesine göre bu geziler esnasında karşılaştıkları arasında rahatlatıcı çok az şey mevcuttur. Bu olumsuz hava her ne kadar basında yansıtılmamışsa da “yurt gezileri” Atatürk’ün memleketin gerçek halini görmesi açısından faydalı ziyaretler olarak ele alınabilir. Ayrıca gittiği bölgelere yıllar içinde birkaç kez ziyarette bulunuyor olması, yapılmasını istediği hükümet yatırımlarını (demiryolu inşası, ziraat faaliyetleri, sıhhi alandaki çalışmalar, demir sanayi, kömür madenleri, yeni fabrikalar, yeni yollar)67 da kontrol etmesini sağlamıştır. 

Atatürk’ün yurt gezileri, dönemin tüm gazeteleri tarafından ele alınmamıştır. 
Ulaşabildiğimiz gazetelerden ise özellikle Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi tarafından neredeyse gün ve gün kayda alınmış, zaman zaman fotoğraflanmış ve halk durmaksızın gezilerden haberdar edilmiştir. Gazetecilerin yanı sıra şahsi girişimlerle bazı gezilerin filme alındığı da bilinmekle beraber bu filmlerin bugüne ulaşıp ulaşmadığı bilinmemektedir. Yansıtılan haberler aracılığıyla halka, ülkede yapılan yeni tesisler, yeniden imar edilen eskinin yıkık dökük şehirleri gösterilmiş, bu vesile ile savaşın yıkıntısını henüz üzerinden atamamış Türk halkına moral verilmeye çalışılmıştır. Ayrıca giriş kısmında da değindiğimiz gibi, devrimler ve Türkiye Cumhuriyet’i çok yenidir. İnsanların şüphe ile karşıladığı bazı durumlar söz konusudur, tepkiler vardır. Bu sebeple gazetede yayınlanan, yollarda sevinçten ağlayan ve Ata’yı karşılamaya giden insan kalabalıkları, kamuoyu yaratmak –devrimlerin halk tarafından desteklendiğini göstermek- açısından önemlidir. Nitekim bu gezilerin İzmir Suikastı girişimi ile son bulması, Atatürk’ün 1925 yılında alınan Takrir-i Sükûn Kanunu ile ne denli doğru bir 
girişimde bulunduklarını dile getirmesine neden olmuştur.68 

İzmir Suikastı girişimi basında hayli yer kaplamış, Ata’ya yapılmaya çalışılan bu suikast devrimlere ve oluşturulmaya çalışılan yeni Türkiye’ye bir darbe olarak ifade edilmiştir. Diğer yandan moral bozucu bu olay, yurt içinden ve dışından, - halk tarafından - Ata’ya gönderilen “geçmiş olsun” telgrafları ve suikast girişiminde bulunanlara nefret söylemi içeren miting çağrıları ayrıca bu çağrılara yapılan geniş katılımlar ile Ata’ya olan halk desteğini göstermek açısından olumlu bir göstergeye dönüşmüştür. Bu yönü ile yurt gezilerinin şaşırtıcı şekilde 
istenilen hedefe ulaştığı görülebilir. İzmir Suikastı dolayısıyla 1925 yılından gelen Takrir-i Sükûn ve İstiklal Mahkemesi haberlerine hem yenileri eklenmiş, hem de halka bu haberler ile aba altından sopa gösterilmiştir. Üstelik suikast sebebi ile Ata’ya yağan destek mesajları ve yurt gezileri esnasında resmedilen sevinç fotoğrafları ile istenilen kamuoyunun yaratıldığını ve büyük bir kitle desteğinin göz önüne serildiğini düşünmek mümkündür. Dolayısıyla bu destek resmi, muhalefetin sindirilmesinde de önemli bir etkiye sahip olmuş olmalıdır. 1926 basının geneline bakıldığında Atatürk ve devrimleri ya da yurt gezilerinden ziyade dışarıdaki gelişmelerle ilgili haberlerin yoğunlukta olması, devrim ya da yurt gezileri gibi haberlerin, ziyarette bulunulan illerin gazetesinde dahi pek yer etmezken daha çok Cumhuriyet ve Hâkimiyeti Milliye gibi gazetelerde yer alması, basının genel tedirginliğini göz önüne sererken, Atatürk hakkında yapılmış haberlerin destekleyen basın tarafından yapılarak, buna karşı tek bir muhalif yayının olmaması, halk üzerinde istenildiği biçimde kamuoyu  oluşturulmasını sağlamıştır. Bu sebeple bir kez daha söyleyebiliriz ki gerek “yurt gezileri” gerekse “basın” Atatürk’ün kurmaya çalıştığı “Yeni Türkiye”yi oluşturması sırasında destekleyici iki önemli unsur olmuştur. 


DİPNOTLAR,

1 Atatürk’ün yapmış olduğu bu konuşmaya göre gidilen her yerde yalnızca dert ve şikâyet dinlenilmekte, her yerde büyük ve derin bir yokluk yoksulluk var olmaktadır. İnsanlar gerek maddi gerekse manevi bir perişanlık içindedir. Ferahlatıcı çok az şeye rastlanmaktadır. Ve memleketin gerçek durumunun bu olması Atatürk’ü oldukça üzmektedir. Belki de ferahlatıcı tek yanının bu yokluk ve perişanlığın kendisi ile alakası olmamasıdır, Osmanlının dünyanın gidişinden bihaber insanları yüzünden memleket bu halde olduğunu dile getiren Atatürk’e göre memurlar da henüz istenilen seviyeye gelememiştir. Halk ise batıl inanç ve görüşlerin etkisindedir, üstelik ne yazık ki her şeyi devletten bekleme durumu zihninde kökleşmiştir. Bkz. Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, c.II, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 1973, s.405. 

2 Farklı yıllarda yapılan yurt gezilerinden örnekler ve amaçları için bkz Muhittin Gül, “Atatürk’ün Yurt Gezilerinin Kamuoyu Oluşturmadaki Rolü”, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Bilimler Dergisi, cilt.VIII, s.3, ss.51-72. 

3 Durmuş Yalçın vd, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi II, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2005, s.379. 

4 Mehmet Önder, Atatürk’le Adım Adım Türkiye, Kültür Ofset Yayıncılık, Ankara 1984, s.266. 

5 Konuşmanın tamamı için bkz. Cumhuriyet, 13 Mayıs 1926; İkdam Gazetesi, 13 Mayıs 1926. 

6 Hakimiyet-i Milliye, 10 Mayıs 1926. 

7 Mehmet Önder, Atatürk’ün Yurt Gezileri, İş Bankası Yayınları, Ankara 1998, s.6. 

8 Hakimiyet-i Milliye, 12-14 Mayıs 1926. 

9 Tarsus Gazetesi, 14 Mayıs 1926. 

10 Hakimiyet-i Milliye, 14 Mayıs 1926. 

11 Atatürk’ün 1925 yılında Türk Sözü Dergisi’ne vermiş olduğu demece bakılırsa, Mersin Limanı’ndan senede 100 bin tondan fazla ithalât ve ihracat yapılmakta' idi.   Ancak Mersin Limanı görünürde 2 Arap tarafından idare edilirken 
aslında Fransız bir şirket tarafından idare ediliyordu. Limanda tek bir Türk amale dahi çalıştırılmıyor, hiçbir biçimde Türkçe kullanılmıyor, kazanılan para hiçbir biçimde Türkiye’nin kasasına girmiyordu. Ayrıca ve daha da önemlisi, Adana bölgesi pamuk ihracatında daha 1925 yılında dünyanın önemli bölgelerinden biriydi, Dörtyol bölgesi portakal ve turunçgiller açısından çok önemliydi ve tüm bu ürünlerin dünyaya yollandığı yer Mersin Limanı idi. Bu sebeple bu liman çok değerliydi. Portakal en çok Rusya’ya yollanmaktaydı ve o sene Türkiye’ye ziyarete gelen Rus Ticaret Temsilcisi Yoryef Yoldaş, Mersin Limanı ve Dörtyol iskelesinden şikâyet ediyor bu limandaki nakliyatın sorunlu olduğunu anlatıyordu. Antrepoların olmaması büyük sıkıntıydı, pamuklar, portakallar açıkta duruyor, harnuplar taş yığınları gibi deniz kenarlarına yığılmış, hem sağlıksız koşullarda tutuluyor hem de en ufak bir fırtına yağmurda ürünler zayi oluyordu. Atatürk biraz da bu sebeple limanı millileştirmek istiyordu aksi takdirde limana müdahale edemiyordu. O’nun bu isteği üzerine limanı elinde tutan şirket Mersin Belediyesi ve Mersin Muhasebe Kalemi ile Ticaret Odası tarafından satın alınmak istenmiş. Diğer kısımları da milli müessese ve Türk tüccarlara satılmaya karar verilmiştir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Türk Sözü Dergisi’nden aktaran Uluğ İğdemir, Yılların İçinden, TTK Yayınları, Ankara 1991, s.176-187. 

12 Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, c.II, s.685; Yaşar Semiz, “Atatürk Çiftlikleri ve Bunların Hazineye Devri”, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 26. Sayı, Güz 2009, ss:155-192, s.158. 

13 Hâkimiyet-i Milliye, 11 Mayıs 1926–14 Mayıs 1926; Cumhuriyet, 12 Mayıs 1926–14 Mayıs 1926 

14 Taşra İli Gazetesi, 19 Mayıs 1926; Cumhuriyet, 26 Mayıs 1926; Semiz, agm, s.163. 

15 Taşra İli Gazetesi, 19 Mayıs 1926. 

16 Semiz, agm, s.162. 

17 Hâkimiyet-i Milliye, 18 Mayıs 1926. 

18 Önder, Yurt Gezileri, s.7. 

19 Önder, Yurt Gezileri, s.7. 

20 İhsan Kayseri, Atatürk ve Konya, Arı Basımevi, Konya 1981, s.89. 

21 Mehmet Önder, Atatürk Konya’da, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara1989, s.92. 

22 Utkan Kocatürk, Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, İş Bankası Yayınları, Ankara 1988, s.274; Önder, Adım Adım Türkiye, s.234; İhsan Kayseri, Atatürk ve Konya, s.89. 

23 Önder, Atatürk Konya’da, s.92. 

24 Kocatürk, Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, s.274; Kayseri, age, 1981, s.89; Önder, Adım Adım Türkiye, s.234; Önder, Yurt Gezileri, s.327. 

25 Önder, Atatürk Konya’da, s.93-94. 

26 Önder, Atatürk Konya’da, s.94. 

27 Önder, Atatürk Konya’da, s.94. 

28 Hâkimiyet-i Milliye, 23 Mayıs 1926. 

29 Hâkimiyet-i Milliye, 23 Mayıs 1926. 

30 Önder, Atatürk’ün Yurt Gezileri, s.83. 

31 Hâkimiyet-i Milliye, 23 Mayıs 1926. 

32 Konuşmanın tamamı için bkz. Hâkimiyet-i Milliye, 23 Mayıs 1926; Bilecik Gazetesi, 24 Mayıs 1926. 

33 “Öğretmenime sordum…Bugün..Güneş niçin böyle parlıyor, rüzgarlarımız neden tatlı esiyor, kazanımızın bacaları sanki daha kuvvetli canlı canlı tütüyor? 
Anlattı…yavrum, dedi. Sekiz sene oluyor Anadolu’ya bu anavatana bir güneş doğdu, bizi Yunan düşmanının kahrından kurtardı, ölürken diriltti. 
Yanan yıkılan evlerimizi yaptırdı, sönen ocaklarımızı tüttürdü…Bugün işte o Güneş bizim bu aciz kazamızı ziyarete geliyor. 
Git bütün mektep arkadaşların namına o muhterem ve aziz insana hoş geldin! De ve bastığı toprakları Şükranla öp.” Bkz. Bilecik Gazetesi, 24 Mayıs 1926. 

34 Bilecik Gazetesi, 24 Mayıs 1926. 

35 Önder, Atatürk’ün Yurt Gezileri, s.84. 

36 Gül, agm, s.60-61. 

37Hâkimiyet-i Milliye, 22 Mayıs 1926 – 27 Mayıs 1926; Cumhuriyet, 23 Mayıs 1926 – 28 Mayıs 1926; Önder, Adım Adım Türkiye, s.87-88; Kocatürk, age, s.274. 

38 Cumhuriyet, 29 Mayıs 1926; Milliyet Gazetesi, 30 Mayıs 1926. 

39 Cumhuriyet, 29 Mayıs 1926; Milliyet Gazetesi, 30 Mayıs 1926. 

40 Cumhuriyet, 29 Mayıs 1926; Milliyet Gazetesi, 30 Mayıs 1926. 

41 Hâkimiyet-i Milliye, 27 Mayıs 1926–28 Mayıs 1926; Vakit, 27 Mayıs 1926 – 30 Mayıs 1926, Önder, Adım Adım Türkiye, s.88; Kocatürk, age, s.274. 

42 Milliyet Gazetesi, 01 Haziran 1926; Vakit Gazetesi, 01 Haziran 1926; Hâkimiyet-i Milliye, 02 Haziran 1926; Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, 
c.II, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 1997, s. 258. 

43 Hâkimiyet-i Milliye, 03 Haziran 1926–07 Haziran 1926; Kocatürk, age, s.275. 

44 Hâkimiyet-i Milliye, 09 Haziran 1926; Vakit Gazetesi, 09 Haziran 1926; Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, c.III, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, s.118. 

45 Hâkimiyet-i Milliye, 11 Haziran 1926; Vakit Gazetesi, 11 Haziran 1926; Önder, Adım Adım Türkiye, s. 88. 

46 Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Ankara 1999, s.153. 

47 Karesi Gazetesi, 14 Haziran 1926. 

48 Ayrıntılı bilgi için bkz. Nesrin Atıcı, 1926 Yılı Türk Basınında Gazi Mustafa Kemal ve Türk İnkılabı, (Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Sakarya 2010; Ayrıca bkz. “Karadeniz: Seyr-i Türkiye Belgeseli”, NTV, 21 Nisan 2007. 
İlgili makale için bkz. “KARADENİZ: Seyr-i Türkiye” NTV’de, http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/405924.asp#storyContinues (ET: 17/12/2014). 

49 Milliyet Gazetesi, 14 Haziran 1926; İkdam Gazetesi, 14 Haziran 1926; Cumhuriyet, 15 Haziran 1926. 

50 Hâkimiyet-i Milliye, 14.06.1926; İkdam Gazetesi, 14 Haziran 1926; Cumhuriyet, 15 Haziran 1926. 

51 Hâkimiyet-i Milliye, 14 Haziran 1926 – 16.06.1926; Kocatürk, age, s.275–276; Önder, Adım Adım Türkiye, s.63. 

52 Makbule Sarıkaya, “1925 Prag Pedagoji Kongresinde Bir Türk: Selim Sırrı Tarcan”, Atatürk Yolu Dergisi, sayı:42, Kasım, ss.301-310, s.302. 

53 Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, c.II, s.259-263. 

54 Hâkimiyet-i Milliye, 14 Haziran 1926 – 16 Haziran 1926; Kocatürk, age, s.275–276; Önder, Adım Adım Türkiye, s.63. 

55 Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, c.I,Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 1973, s.366. 

56 Hâkimiyet-i Milliye, 18 Haziran 1926. 

57 Çağrılar ve protestolar için bkz. Hakimiyet-i Milliye; Ahenk Gazetesi, 21-22 Haziran 1926. 

58 Hâkimiyet-i Milliye, 20 Haziran 1926. 

59 Hâkimiyet-i Milliye, 20 Haziran 1926-30 Haziran 1926. 

60 Hâkimiyet-i Milliye, 02 Temmuz 1926 – 03 Temmuz 1926; Kocatürk, age, s.277. 

61 Cumhuriyet, 02 Temmuz 1926. 

62 Cumhuriyet, 04 Temmuz 1926; Hâkimiyet-i Milliye, 04 Temmuz 1926. 

63 Cumhuriyet, 04 Temmuz 1926; Hâkimiyet-i Milliye, 04 Temmuz 1926. 

64 Hâkimiyet-i Milliye, 10.07.1926; Cumhuriyet, 10 Temmuz 1926. 

65 Bkz. Gül, agm, s.55. 

66 Konuşma metni için giriş kısmına bakabilirsiniz. 

67 Bkz. TBMM Zabıt Ceridesi, cilt:27, devre:II, İçtima senesi: IV. 

68 “Bu kanunun; ıslahatı umumiyenin iyi anlaşılmasına, hüsnü tatbıkına alelumum sükûn ve istikrarın vusulüne ve devlet nüfuz ve haysiyetinin takrir ve 
teyidine ne derece nafi olduğu meydandadır. Takriri sükûn Kanununun alelumum fena hareketlere ve suiistimallere karşı hürriyeti efkâr ve matbuatı asla 
takyit etmediği müsellemdir. Bu hutut dahilinde tatbik edilmekte bulunan Takriri sükûn Kanununun, Milletin hayatı için asıl olan huzur ve emniyetin, ıslahat 
ve inkilâbatın müdafaa ve teyidi gibi esasatı hayatiye, iktiza ettirirse münasip bir müddet daha idamei mer'iyyeti, Büyük Millet Meclisince derpiş ve mütalâa 
edilmeye şayandır.” Bkz. TBMM Zabıt Ceridesi, cilt:27, devre:II, İçtima senesi: IV, s.3. 


KAYNAKÇA; 

Süreli Yayınlar: 

Ahenk Gazetesi 

Bilecik Gazetesi 

Cumhuriyet Gazetesi 

Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi 

İkdam Gazetesi 

Karesi Gazetesi 

Milliyet Gazetesi 

Tarsus Gazetesi 

Taşra İli Gazetesi 

Vakit Gazetesi 

Kitaplar 

Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, c.II, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1997. 

Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, c.III, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1997. 

ATICI, Nesrin, 1926 Yılı Türk Basınında Gazi Mustafa Kemal ve Türk İnkılabı, (Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Sakarya 2010. 

DURMUŞ, Yalçın vd, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi II, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2005. 

GÜL, Muhittin, “Atatürk’ün Yurt Gezileri’nin Kamuoyu Oluşturmadaki Rolü”, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Bilimler Dergisi, cilt.VIII, s.3, ss.51-72. 

İĞDEMİR, Uluğ, Yılların İçinden, TTK Yayınları, Ankara, 1991. 

SARIKAYA, Makbule, “1925 Prag Pedagoji Kongresinde Bir Türk: Selim Sırrı Tarcan”, Atatürk Yolu Dergisi, sayı:42, Kasım, ss.301-310, s.42. 

SOYAK, Hasan Rıza, Atatürk’ten Hatıralar, c.I, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul,1973. 

SOYAK, Hasan Rıza, Atatürk’ten Hatıralar, c.II, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul,1973. 

KAYSERİ, İhsan, Atatürk ve Konya, Arı Basımevi, Konya, 1981. 

KOCATÜRK, Utkan, Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, İş Bankası Yayınları, Ankara, 1988. 

KOCATÜRK, Utkan, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1999. 

ÖNDER, Mehmet, Atatürk’le Adım Adım Türkiye, Kültür Ofset Yayıncılık, Ankara, 1984. 

ÖNDER, Mehmet, Atatürk Konya’da, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1989. 

ÖNDER, Mehmet, Atatürk’ün Yurt Gezileri, İş Bankası Yayınları, Ankara, 1998. 

SEMİZ, Yaşar, “Atatürk Çiftlikleri ve Bunların Hazineye Devri”, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 26. Sayı, Güz 2009, ss.155-192. 

Görsel Yayınlar: 

www.ataturktoday.com (ET: 17/12/2014). 

Karadeniz: Seyr-i Türkiye Belgeseli, NTV, 21 Nisan 2007. 

“KARADENİZ: Seyr-i Türkiye” NTV’de, 
http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/405924.asp#storyContinues (ET: 17/12/2014). 


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder