11 Mart 2018 Pazar

1964 VE 1967 KIBRIS KRİZLERİ SIRASINDA ABD’NİN KIBRIS POLİTİKALARI, BÖLÜM 9

1964 VE 1967 KIBRIS KRİZLERİ SIRASINDA ABD’NİN KIBRIS POLİTİKALARI, BÖLÜM 9


 3. Cenevre Görüşmeleri ve Birinci Acheson Planı 

George Papandreou’ya Cenevre’de Türkiye ile Yunanistan arasında Acheson’ın yardımıyla görüşme yapılması fikri zorla da olsa kabul ettirilmiş olmasına rağmen Yunanistan’ın gönülsüz tavrı ABD’yi tedirgin ediyordu. ABD’nin 
uzlaştırma girişimine Yunanistan’ın gereken ciddiyeti atfetmediğini ve bu girişimi geçiştirmeye çalışacağını düşünen Başkan Johnson, Papandreou ülkesine döndükten hemen sonra Başbakan’a görüşmelerin bir an önce başlamasının gerekliliğini vurgulayan bir mektup gönderdi.309 

1 Temmuz tarihli bu mektupta Johnson, iki ülke arasındaki görüşmeler sırasında ABD tarafından herhangi bir dış görüş dayatılmayacağını ya da ABD’nin,  dostlarından birine karşı diğeriyle birlikte tutum almayacağını, sadece çözüm bulunmasına yardımcı olmayı yürekten istediklerini belirtiyordu. Görüşmelerin başarıyla sürdürülebilmesi için de Cenevre’ye gönderilecek Yunan temsilcinin, BM Arabulucusu’yla ve Türk ile Amerikalı temsilcilerle Kıbrıs sorununun bütün yönlerini tartışabilecek yetkiyle donatılmış olması gerekliydi. 

ABD’nin duyarlılığını vurgulamaya çalışan bu ifadeler Başbakan Papandreou 
açısından normaldi, daha önce de birçok kez benzer bir söylemle karşılaşmıştı. 
Ancak normal olmayan, Başkan Johnson’ın olası Türk askeri müdahalesine yönelik sözleriydi. Başkan Johnson, Kıbrıs’ta, Türkiye’nin müdahalede bulunmasını kışkırtan koşulların devam ettiğini belirttikten sonra şöyle diyordu: “Geçen ay böyle bir müdahaleyi en yoğun kişisel çabaları göstermek suretiyle önlemiş biri olarak, Türklerin gerçekten meşru olan haklarını uygulamalarını önleme konusunda bundan sonra yapabileceklerimizin de bir sınırı olduğunu çok iyi biliyorum.” Kısacası Papandreou, sorunun çözümü için gereken çabayı göstermediği takdirde, ABD’nin de olası Türk askeri müdahalesini önlemek için herhangi bir girişimde bulunmayacağı söylenerek tehdit ediliyordu. Bu mektup, onun kadar sert ve ağır ifadeler içermemesine rağmen Johnson’ın Başbakan İnönü’ye gönderdiği mektubu anımsatıyordu.310 İnönü’ye gönderilen mektupta, uygulanmasını önlemek için her türlü tehdidin kullanıldığı “müdahale hakkı”, Papandreou’ya gönderilen mektupta tehdidin kendisi olarak kullanılıyordu. İronik olarak görülen bu durum aslında ABD’nin Zürih ve Londra Antlaşmaları’nı -özellikle Yunan yetkililere bu antlaşmaların hâlâ yürürlükte olduğunu sık sık vurgulamak suretiyle- Yunanistan’a baskı uygulamak için bir koz olarak kullanıldığının göstergesiydi. 

Yoğun çabalardan sonra nihayet 4 Temmuz’da ABD Dışişleri Bakanlığı 
“Başkan Johnson’ın isteği üzerine Dean Acheson’ın Kıbrıs krizinin çözülmesine 
yardım sağlamak amacıyla Cenevre’ye gideceğini” duyurdu.311 Türkiye’yi 
Cenevre’de temsil edecek ismin Nihat Erim olduğu Washington’daki görüşmeler 
sırasında belirtilmişti. Yunanistan da temsilci olarak deneyimli diplomatlarından 
birini, Belgrad Büyükelçisi Dimitrios Nikolareizis’i tayin etti. Acheson’ın ilk 
görüşmesini 9 Temmuz’da Türk yetkililer ile yapmasıyla Cenevre Görüşmeleri 
başladı. 

Acheson, Cenevre’deki görüşmelerin gidişatına göre şekillenecek çözüm 
yolları konusunda oldukça hazırlıklıydı. Kıbrıs sorununa bulunacak nihai çözüm 
konusunda daha önceden ABD Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin görüşleri 
alınmıştı.312 Cenevre’ye gitmeden önce bütün ihtimaller üzerine planlar yapılmıştı. 
Ancak daha görüşmelerin başında, taraflara ABD’nin herhangi bir planını sunmak iki tarafın da tepkisini çekebilir ve görüşmeleri terk etmeleriyle sonuçlanabilirdi. Bu nedenle Acheson ilk temaslarda önerilerde bulunmaktan çok olasılıklar üzerinde durup tarafların tepkilerini ölçmeye çalıştı.313 

Türkiye, Cenevre’ye 1959 Antlaşmaları’nın uygulanması istemiyle gelmişti. 
Aslında mevcut antlaşmaların adadaki Türkleri ve Türkiye’nin güvenliğini yeterince koruyamadığı görülmüştü. Yine de birtakım düzenlemeler yapılarak Kıbrıs’ın anayasal sisteminde iyileştirmeler yapılabilirdi. Bu düzenlemelerin Makarios’un tek taraflı beyanları ile değil, Türkiye’nin de görüşü ve onayı alınarak yapılması gerektiği savunuluyordu. Bunun gerçekleşmemesi durumunda Türkiye sadece taksimi ya da Kıbrıs’ta iki toplumdan oluşacak bir federasyonu kabul edebilirdi.314 

Yunanistan ise uzun süredir self-determinasyon hakkıyla birlikte Kıbrıs’ın 
tam bağımsızlığını savunuyordu. Bunun gerçekleşmesi durumunda nihai hedef olan enosise de ulaşılabileceği ümit ediliyordu. Ancak birçok Yunan yetkili Makarios’un da tam bağımsızlığın ardından enosisi isteyip istemeyeceği konusunda ciddi şüphelere sahipti. Buna rağmen Papandreou Hükümeti göreve başladığından beri Makarios’un tutumuna verilen destek Yunanistan kamu oyunun gösterebileceği tepkiler düşünülerek geri çekilemiyordu.315 Çünkü “Yunanların büyük bir kısmı, Kıbrıs’ın self-determinasyon hakkına sahip olması gerektiği yönünde öyle güçlü ikna olmuşlardı ki Makarios’un entrikalarına mahkûm” edildiklerinin farkında değillerdi.316 Yunan Hükümeti, Kıbrıs sorununda ne kadar sert bir tutum izlerse [ki bu sertlik, Türkiye ile uzlaşmaktansa Makarios’un arkasında durmak anlamına geliyordu] içerde o kadar çok destek alıyordu.317 

Dean Acheson, 14 Temmuz’da Yunan temsilci Nikolareizis’e genel hatlarıyla 
bahsettiği ve sonradan “Birinci Acheson Planı” olarak anılacak olan çözüm önerisini, ertesi gün Türk temsilci Erim’e yazılı olarak sundu. Aslında Acheson, ABD’nin planı olarak sunulabilecek böyle bir belge vermek istemiyordu. Çünkü çözüm planının yazılı olarak ilan edilmesi halinde ABD’nin büyük tepki göreceğini düşünüyordu. Acheson’a göre, tepki olarak “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi’nde çeşitli karar örnekleri öne sürülebilir, Yunanistan NATO’dan çıkmaya kalkışabilir ve ABD’nin filosunu Akdeniz’den çekmesi dahi istenebilirdi.” Ancak Erim’in ısrarı üzerine “Birinci Acheson Planı”nı, ABD’nin çözüm için önerilerinden çok Acheson - Erim görüşmelerini soru cevap şeklinde özetleyen bir formatta ve gizli kalması kaydıyla yazılı olarak verdi.318 

Bu öneri Şubat 1964’ten beri Kıbrıs sorunundaki gelişmeler hakkında 
bilgilendirilen Acheson’ın birçok rapordan, belgeden ve görüşmeden çıkardığı 
sonuçlarla şekillenmişti.319 Plan esasen, Türkiye’ye verilecek bazı imtiyazlarla 
birlikte Kıbrıs’ın Yunanistan’la birleşmesine, yani enosise dayanan bir çözüm yolu öneriyordu.320 Metinde, Türkiye’ye verilecek imtiyazlar konusunda önemli noktalar şöyleydi: 

-Türkiye’ye adanın kuzeydoğu ucundaki Karpas Yarımadası’nda bir alan 
verilecekti: Askeri üs olarak da kullanılabilecek bu alan hem Türkiye’nin 
kendi güvenlik kaygıları hem de Kıbrıs’taki Türklerin güvenliği düşünülerek teklif ediliyordu. Türkiye’ye verilecek olan alanın sınırları ve Türkiye’nin tam egemenliğinde olup olmayacağı konuları Yunan Hükümeti ile yapılacak müzakereler sonucu belli olacaktı. Ancak Acheson kişisel görüşünün bu bölgenin Türkiye’nin tam egemeni olduğu bir üs bölgesi olması ve sınırlarının da Kıbrıslı Türklerin tehlike anında bir sığınma yeri olarak kullanabilecekleri kadar geniş tutulması yönünde olduğunu da belirtiyordu. 

-“Sorunun nihai çözüm şekline göre, bağımsız ya da doğrudan 
Yunanistan’a bağlı [bu ifadeyle enosisin amaçlandığı belli ediliyordu] 
olacak olan Kıbrıs”taki Türk nüfus, çoğunlukta olduğu bir iki bölgede 
kendi kendini yönetme hakkına sahip olabilirdi. Bunların dışındaki 
Kıbrıslı Türkler ise, Lefkoşa’da kurulacak bir merkezi Türk yönetiminin 
kontrolü altına alınabilir, Lozan Antlaşması’yla Türkiye’deki azınlıklara 
sağlanan haklara benzeyen bir sistemle hakları koruma altında tutulabilir, 
hatta bu özel statünün denetimi de Birleşmiş Milletler veya Uluslararası 
Adalet Divanı tarafından atanan bir memur ya da komisyon tarafından 
yapılabilirdi. Bu konularda da nihai karar yine Türk ve Yunan yetkililerin 
görüşmelerine göre şekillenecekti.321 

Türk ve Yunan temsilciler bu öneriler konusunda hükümetlerinin görüşlerini 
almak üzere ülkelerine döndüler. Türkiye, önerileri olumlu karşıladı. Ankara’da 
Nihat Erim’e bu öneriler temelinde görüşmelere devam ederek daha fazla taviz 
koparmaya çalışması talimatı verildi.322 Acheson’ı karamsarlığa sevk eden ise 
Nikolareizis’in aldığı talimattı. Önerilerin büyük kısmı Yunan tarafı açısından tatmin edici olmasına rağmen Yunanistan herhangi bir Kıbrıs toprağının tamamıyla Türkiye’nin egemenliğine verilmesine karşı çıkıyordu. Başkan Johnson ile görüşmesi sırasında Yunan Hükümeti’nin böyle bir planı parlamentoya kabul ettiremeyeceğini söyleyen Yunan Büyükelçisi Matsas’a Kıbrıs sorunundan bunalan Başkan’ın tepkisi sert oldu. Johnson, Yunanistan Parlamentosu’na ve anayasasına hakaret ettikten sonra Büyükelçi’ye “Başbakanınız bana demokrasi, parlamento ve anayasa nutukları atmaya devam ederse, parlamentosuyla anayasasının ömrü uzun olmaz” diyerek tehditte bulunuyordu.323 

“Kıbrıs’ta egemen Türk üssü” düşüncesine karşı çıkan Yunanistan, bunun 
yerine, Türkiye’ye çok yakın bir Yunan adası olan Meis’in üs olarak Türk 
egemenliğine bırakılabileceği, Kıbrıs’taki İngiliz üslerinin NATO üslerine çevrilerek bir Türk komutanın yönetimine verilebileceği veya bu üslerin tamamen İngiliz egemenliğinde kalmak şartıyla Türklerle paylaşılabileceği gibi ihtimalleri dile getirdi.324 Türkiye’nin Kıbrıs’ta egemen üs isteğinden vazgeçmemesi, Yunanistan’ın da bu isteğin taksim anlamına geldiğini belirterek kabul edilemez bulması nedeniyle görüşmeler çıkmaza girdi. 

Acheson, Kıbrıs’ta üs konusunun bütün çabalarını boşa çıkarabilecek kilit 
konu olduğunu anlamıştı. Fakat bütün ihtimaller tükenmeden pes etmeyi de 
düşünmüyordu. 28 Temmuz’da yapılan Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısında 
George Ball, Başkan Johnson’a Cenevre Görüşmeleri hakkındaki düşüncelerini 
söylerken gayet iyimser bir tablo çiziyordu. Ball’a göre, Acheson iki tarafı uzlaştırma konusunda büyük yol kat etmişti. Henüz bir anlaşmaya varılamamış olmasına rağmen uzun süredir Kıbrıs’ta ciddi bir çatışma yaşanmamış olması bile ABD için bir kazançtı. Basının dikkatini çekmeden BM Arabulucusu’nun şemsiyesi altında yürütülen görüşmelerin sonucu hakkında umutlu bir bekleyiş vardı. En büyük sorunun Türkiye ve Yunanistan’ın üzerinde anlaşmaya varacakları çözümü Makarios’a kabul ettirmek olduğu düşünülüyordu.325 

Fakat Ball’un bu iyimser görüşlerine ve Acheson’ın yoğun çabalarına 
öldürücü darbeyi vuran olayın gerçekleşmesi fazla uzun sürmedi. 29 Temmuz’da ABD’nin Atina Büyükelçiliği’nden gelen telgraf Yunanistan Dışişleri Bakanı Costopoulos ile Büyükelçi Labouisse’in görüşmelerine ilişkin bilgi veriyordu. Costopoulos, büyükelçiye Makarios’un Acheson Planı’ndaki önerilerden haberdar edildiğini ve bunlara kesin olarak karşı çıktığını söylemişti.326 Ertesi gün hükümet yanlısı Vima gazetesinin Acheson Planı’nın bir özetini, Yunan Hükümeti’nin bu planı reddedeceğini savunarak yayınlaması327 ABD’li yetkilileri daha da telaşlandırdı. 

Yunanistan’ın Washington Büyükelçisi Matsas ABD Dışişleri Bakanlığı’na 
çağrılarak Cenevre’deki görüşmelerin gizli kalması yönünde gösterilen hassasiyete rağmen bu sızmanın nasıl gerçekleştiği konusunda bilgi vermesi istendi. Başbakan Papandreou ile görüştükten sonra Matsas, Yunanların sadece görüşmelerin seyri konusunda Kıbrıslıları bilgilendirmek istediklerini ancak Kıbrıslıların bu konu hakkında “çenelerini tutamadıklarını” söyledi. ABD’li yetkililer sızdırma olayının asıl sorumlusunun, Cenevre’deki görüşmeleri de gönülsüz olarak kabul eden Başbakan Papandreou olduğunu düşündüler.328 Yaptıkları ortak basın açıklamasında Makarios ile tam bir görüş birliği içinde olduklarını söyleyen Papandreou, ABD’li yetkililerle yaptığı görüşmelerde ise Makarios’u “çözümün önündeki engel” ve “düşman” olarak gördüğünü söylüyordu. Bu ikiyüzlü tutum, ABD’li diplomatlara göre, bir “Bizans Oyunu” ydu.329 Ancak basına sızdırma eyleminin sorumlusu kim olursa olsun bu durum, Makarios’un “Kıbrıs sorununun çözümü egemen bir devlet olarak Kıbrıs’ın çözülmesi ile neticelenmek zorundaysa da buna dış güçlerin buldukları plana göre değil, Kıbrıslı çoğunluğun iradesine göre karar verilmesi gerektiği” yönündeki görüşünü değiştirmiyordu.330 

Cenevre’de tarafları uzlaştırma çabalarına vurulan bu ağır darbeye rağmen 
ABD, Acheson Planı olarak adlandırılan herhangi bir planı olmadığını duyurdu ve 
tarafların görüşmelere devam etmeleri için çaba gösterdi. Ancak ağustos ayı 
başlarında Kıbrıs’ta yaşanan gelişmeler nedeniyle görüşmelere zorunlu olarak ara verildi. 

4. Kıbrıs’ta Ağustos 1964 Olayları ve İkinci Acheson Planı 

Uzun süredir Yunanistan’da bulunan General George Grivas haziran ayında 
Kıbrıs’a dönerek, 1964 Nisanı’nda Papandreou ile Makarios arasında yapılan gizli 
anlaşma uyarınca adaya gönderilen paramiliter güçlerin başına geçmişti. Grivas’ın Kıbrıs’a gönderilmesine ABD de rıza göstermişti. 1950’lerdeki enosis mücadelesi sürecinde önemli bir rol oynayan General Grivas’ın, çözümün önündeki en büyük engel olarak görülen Makarios’a karşı bir denge unsuru olarak kullanılabileceği düşünülüyordu.331 

Ancak ABD’nin beklentisinin tersine General Grivas, Türkiye ile Yunanistan 
arasında savaş ihtimalini yeniden gündeme getiren olayların faili oldu. 6 Ağustos’ta Grivas liderliğindeki Rum silahlı güçlerinin Kıbrıslı Türklerin denetimindeki Erenköy - Mansura bölgesine saldırıları ile Kıbrıs’taki çatışmalar tekrar başladı. Rumların iddialarına göre, bu bölge, Türkiye’nin Kıbrıslı Türklere yaptığı asker ve silah yardımının geliş noktasıydı.332 

Türkiye’nin, Kıbrıslı Türklere yönelik bu saldırıya tepkisiz kalması 
düşünülemezdi. Bu nedenle 6 Ağustos’ta ABD Büyükelçisi Raymond Hare ile 
görüşen Dışişleri Bakanı Erkin Türkiye’nin Kıbrıs’a havadan müdahalede 
bulunmaya niyetli olduğunu belirterek ABD’nin tepkisinin ne olacağını sordu. 
ABD’nin şiddete başvurulmasını hiçbir zaman arzu etmediğini söyleyen Hare 
Dışişleri Bakanlığı’yla görüşmesi gerektiğini belirterek net bir cevap vermekten 
kaçındı.333 

ABD’nin bu hava harekâtını istemediği Türk yetkililer tarafından gayet iyi 
biliniyordu. Ancak Türkiye’nin her seferinde müdahale tehdidinde bulunup 
müdahale edememesi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin eyleme geçeceği konusundaki 
inanılırlığına büyük zarar veriyordu.334 Bu nedenle Türk Hükümeti, saldırıların 
yayılmasını önlemek amacıyla Türk Hava Kuvvetleri’nin Kıbrıs üzerinde gösteri 
uçuşu yapmasına karar verdi. Bu karardan Yunanistan ve Büyükelçi Hare aracılığıyla ABD de haberdar edildi. Ayrıca Hare’den ABD’nin çatışmaların felaketle sonuçlanmaması için elinden geleni yapması istendi.335 

Bu haber üzerine ABD Dışişleri Bakanlığı ile ilgili ülkelerdeki büyükelçilikleri arasındaki mesaj trafiği hız kazandı. Dışişleri Bakan Yardımcısı George Ball, Atina’daki Büyükelçi Labouisse’den hemen harekete geçerek Yunan Hükümeti ile en üst düzeyde temas kurmasını istedi. Yunan yetkililere, ABD’nin bu hava harekâtını onaylamadığının Türk Hükümeti’ne bildirildiği, yine de bir harekât  olursa durumun daha da tırmanmaması için Türk uçaklarına ateş açılmaması  gerektiği, Cenevre Görüşmeleri’nde sağlanan gelişmeyi ortadan kaldırabilecek her türlü eylemden uzak durulmasının ve Kıbrıslı Rumlar üzerindeki baskının artırılarak adadaki çatışmaların sona erdirilmesinin istendiği belirtilmeliydi.336 

Türkiye’deki Büyükelçi Hare’den ise Cenevre Görüşmeleri’nde gelinen 
aşamanın önemini vurgulayarak ABD’nin Türk Hükümeti’nin aldığı bu karardan 
duyduğu memnuniyetsizliği Türk yetkililere bildirmesi isteniyordu. İlla ki bir hava harekâtı olacaksa bunun en azından Aralık 1963’te olduğu gibi uyarı uçuşu şeklinde yapılması, herhangi bir bombalama eylemine girişilmemesi çatışmaların savaşa tırmanmaması için ABD açısından önemliydi. Bir taraftan da BM Barış Gücü’nün komutanı olan General Thimayya’dan Kıbrıslı Rumlarla Türkler arasında bir an önce ateşkesi sağlaması için her türlü çabayı göstermesi isteniyordu. 337 

7 Ağustos’ta Türk uçakları ada üzerinde uyarı uçuşu yaptılar. Bu harekât 
sırasında herhangi bir bombalama eylemi gerçekleşmedi. Ancak bu uyarıya rağmen Kıbrıslı Rumların saldırılarını ertesi gün de devam ettirmesi Türkiye’nin de tutumunu sertleştirmesine neden oldu. Zaten Başbakan İnönü’ye kabine toplantısında Kıbrıslı Türklerin geleceğinden duyulan endişe nedeniyle bir an önce güçlü eylemlere girişilmesi yönünde büyük baskı uygulanıyordu. Ayrıca Cenevre’den henüz dönen Erim de Acheson ile yaptığı görüşmelerden edindiği izlenime göre, “Kıbrıs’ta papazın aklını başına getirmek için, fiili bir müdahale nin… Amerikalılar tarafından anlayışla karşılanacağını” söylemişti.338 

Bu gelişmeler sonucunda 8 Ağustos günü Türk uçakları adadaki Rum mevzileri  ni bombaladı. Türkiye’nin bu eylemine karşılık olarak Rumlar adadaki Türk mevzilerine yönelik saldırılarına devam ettiler. 
Bunun sonucu da Türkiye’nin havadan bombardımana ertesi gün de devam etmesi oldu. Bir yandan Yunanistan Başbakanı Papandreou’nun, BM Barış Gücü Komutanı General Thimayya’nın ve ABD’nin Kıbrıs Büyükelçisi Belcher’in ateşkes sağlanması yolundaki çağrılarına olumlu cevap veren Makarios, diğer yandan 
9 Ağustos günü Yunanistan, SSCB ve Mısır’dan [Birleşik Arap Cumhuriyeti’nden] askeri müdahalede bulunmaları konusunda yardım istedi.339 Fakat bu yardım talebine Yunanistan ve SSCB, Mısır ile Suriye’nin 1958’de siyasi olarak birleşme leri ile kurulan Birleşik Arap Cumhuriyeti’nin 1961’de son bulmasına rağmen Mısır bu adı 1971’e dek korudu. 

Türkiye’ye nota göndererek “Kıbrıs’a karşı girişilen askeri müdahalenin bir an önce durdurulması” çağrısında bulunmakla yetindiler.340 
ABD’li yetkililer ise, Başkan Johnson da dâhil olmak üzere, Makarios’un 
SSCB’yi yardıma çağırmasını endişeyle karşılamakla birlikte SSCB’nin Kıbrıs’a 
herhangi bir askeri destekte bulunmayacağına inanıyorlardı. 
Yine de Akdeniz’deki ABD Deniz Kuvvetleri’ne alarm durumunda bulunmaları söylenmişti.341 Göründüğü kadarıyla ABD’nin Ağustos 1964’teki bu krizde asıl kaygısı SSCB’nin Kıbrıs sorununa müdahalesi değil, Türkiye ile Yunanistan arasında Cenevre Görüşmeleri sayesinde sağlanmış olan görece yakınlaşmanın bozulmamasıydı. 342 
İki ülke arasında Kıbrıs’ta meydana gelen olaylar nedeniyle herhangi bir sıcak çatışma yaşanması Cenevre’de devam ettirilmek istenen uzlaştırma çabalarını ortadan kaldırabilirdi. 
Bu nedenle Başkan Johnson 9 Ağustos’ta Makarios, İnönü ve Papandreou’ya   gerilimin azaltılması için ısrarda bulunan ve üç liderden de barışı koruma çabalarında BM’yle işbirliği yapmalarını isteyen mektuplar gönderdi.343 Bir taraftan da bu üç ülkedeki ABD Büyükelçileri yetkililere ateşkes sağlamaları konusundaki telkinlerine devam ediyorlardı.344 BM’deki Amerikalı ve İngiliz temsilcilerin yoğun çabaları sonucunda Güvenlik Konseyi 9 Ağustos’ta Kıbrıs’a ve Türkiye’ye ateşkes çağrısında bulunan bir karar aldı.345 Yunanistan’ın Birleşmiş Milletler’ deki temsilcisi Bitsios’a göre, Amerikalı temsilci Adlai Stevenson bu karar tasarısında taraflardan herhangi birini kızdırmamaya gayret göstermişti. Sadece Türk tarafını hedef alan bir karar alınması durumunda Kıbrıslı Rumların saldırılarına devam edebilecekleri de düşünülmüştü.346 

SSCB ve Yunanistan’dan beklediği desteği bulamayan Makarios için ateşkes 
kararını kabul etmekten başka yol kalmamıştı. 10 Ağustos’ta Makarios’un karara uyacağını belirtmesinden sonra Türkiye de aynı gün kararı kabul etti.347 

Krizin çözülmesiyle birlikte ABD hemen bütün ilgisini, eskisine göre daha 
düşük ihtimalli görünse de Cenevre Görüşmeleri’nin başarıyla sonuçlanması 
çabalarına yoğunlaştırdı.348 11 Ağustos’ta Türkiye ve Yunanistan’daki ABD 
Büyükelçileri Cenevre’deki görüşmelerin bir an önce başlaması için görevli oldukları ülkelerin yetkililerine ısrarda bulundular. Yunanistan Başbakanı Papandreou’yla yapılan görüşmede, Türkiye’nin Cenevre Görüşmeleri’nin başında öne sürdüğü taksim veya federasyon önerisinden ciddi anlamda taviz vermiş olduğu halde 

Yunanistan’ın bu altı hafta boyunca ciddi bir adım atmamasından duyulan hayal 
kırıklığı dile getirildi.349 ABD’nin bu baskıları ve Türkiye ile Yunanistan 
Başbakanlarının soruna kalıcı çözüm bulunması için birlikte çalışılması konusunda aynı fikirde olduklarını gösteren mektuplaşmaları 350 sayesinde Cenevre Görüşmeleri 15 Ağustos’ta tekrar başladı. 

ABD’nin uzlaştırma çabalarının ikinci turunda da esas anlaşmazlık noktasının 
Kıbrıs’ta Türkiye’ye verilmesi düşünülen üs konusu olmaya devam ettiği görüldü. 15 Ağustos’ta Türkiye’nin temsilcisi Nihat Erim ile görüşen Dean Acheson, 
Yunanistan’ın Kıbrıs’ta Türkiye’ye egemen bir üs bölgesi verilmesi yerine bu üssün 25 yıllığına kiralanması şeklindeki yeni önerisini iletti. Erim bunu kabul edilemez bulduğunu söyleyerek Türkiye’nin Birinci Acheson Planı’nda öngörülen hükümler üzerinden müzakere etmeyi sürdürmek istediğini belirtti. Yunan temsilci ise Türkiye’nin isteğinin taksimden başka bir anlama gelmediğini belirterek Kıbrıs’ta Türkiye’ye egemen bir üs bölgesi verilmesini ne Yunan ne de Kıbrıs Rum halkının kabul edebileceğini söyledi. Bu katı tutumlar nedeniyle daha ilk günden hayal kırıklığına uğrayan Acheson, Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği telgrafta tarafların uzlaşması ihtimalinin yüzde elliden bile az olduğunu belirterek, muhtemelen en mantıklı hareketin görüşmeleri sona erdirmek olacağı yönündeki düşüncelerini iletti.351 

BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

309 “Telegram From the Department of State to the Embassy in Greece,” Washington, July 1, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4765.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). [Mektubun içeriğine ait bilgiler bu kaynaktan alınmıştır.] 
310 Idem. Başkan Johnson’ın Ulusal Güvenlik konusundaki yardımcılarından olan McGeorge Bundy tarafından yazılan, George Ball’un Yakın Doğu ve Güney Asya İşleri’nden sorumlu yardımcısı Philips Talbot tarafından düzeltmeleri yapılan, George Ball tarafından uygun görülen ve Başkan tarafından imzalanan bu mektup hakkında Bundy şöyle bir yorum yapıyordu: “İnönü’nün 5 Haziran’da 
gönderilen mektuptan hoşlanmadığı gibi Papandreou da bu mektuptan hiç hoşlanmayacak. Ancak şu an asıl konu bu değil.” Nitekim mektubu okuduktan sonra sinirlenen ve bunu bir ültimatom olarak nitelendiren Papandreou, “Türkiye’nin askeri müdahalesi” tehlikesi yüzünden Yunanistan’ın imtiyaz 
vermeye zorlandığını düşünüyordu. Bkz. “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, July 2, 1964, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4765.htm (Erişim 
Tarihi: 25.05.2009). Başbakan Papandreou’nun esasen Kıbrıs konusundaki Yunan politikasını savunduğu cevabı 6 Temmuz’da gönderildi. Bkz. Idem. 
311 “Telegram From the Mission in Geneva to the Department of State,” Geneva, July 11, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4765.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
312 supra., s. 67. 
313 “Memorandum for the Record,” Washington, July 7, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4765.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
314 “Telegram From the Mission in Geneva to the Department of State,” Geneva, July 11, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4765.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
315 “Telegram From the Mission in Geneva to the Department of State,” Geneva, July 14, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4765.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
316 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, July 31, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4765.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
317 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, June 13, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4758.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
318 Erim, op. cit., s. 351-352 
319 Nicolet, op. cit., s. 105. 
320 Ibid., s. 106. Rauf Denktaş’ın 7 Haziran 1964 tarihli bir İngiltere Dışişleri Bakanlığı arşiv belgesinden aktardığına göre “Türkiye’ye imtiyaz verilmesi karşılığında enosis”, üslerinin devamlılığı konusu düşünüldüğünde İngiltere tarafından da en uygun çözüm yolu olarak görülüyordu. Bkz. Denktaş, Hatıralar, s. 198. 
321 Erim, op. cit., s. 352-359. Acheson bu önerileri taraflara sunmadan önceki bir tarihte, 19 Haziran 1964’te yayınladığı raporda CIA, Kıbrıs sorununa çözüm olabilecek bütün ihtimallerin gözden geçirildiğini ve muhtemelen en iyi yolun “adanın Yunanistan ile birleşmesini sağlamaya çalışmak ve bu birleşme sırasında da adada Türkleri tatmin etmeye yetecek kadar büyük ama Yunanlara taksimi 
çağrıştırmayacak kadar da küçük bir alanda egemen Türk üslerinin bulunması” olduğunu bildiriyordu. Bkz. Memorandum: “Possible Solutions of the Cyprus Dispute,” 11 June 1964: Lot 70D21, Entry 5037, Records of the Executive Secreteriat - Briefing Books, 1958-76: Telegraphic Cables 
Ball/Acheson 1964, box 13, NARA, 10’dan aktaran Nicolet, op. cit., s. 103-104. 3 Temmuz 1964’te New York’ta yaptığı bir konuşma sırasında Senatör Kenneth Keating de Kıbrıs sorununun çözümü için enosisin en uygun yol savunarak Kıbrıs’taki Türklere uluslararası bir koruma sağlanabileceğini söylüyordu. Bkz. Kenneth B. Keating, “Cyprus: Union with Greece,” Vital Speechs of the Day, Vol. 30, Issue 22 (Jan. 1964), s. 695-696. Bu da gösteriyor ki ABD’li diplomatların uzun süredir esas çözüm yolu olarak değerlendirdikleri “imtiyazlı enosis”in makullüğü hakkında ABD’de yaygın bir uzlaşı vardı. 
322 Erim, op. cit., s. 360,372. 
323 Lawrence S. Witner, American Intervention in Greece, Columbia University Press, 1982, s. 303’ten aktaran Şahin, op. cit., s. 21. 
324 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, July 19, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4765.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram 
From the Mission in Geneva to the Department of State,” Geneva, July 21, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4765.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
325 “Summary Record of the 536th Meeting of the National Security Council,” Washington, July 28, 1964, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4765.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
326 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, July 29, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4765.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
327 Nicolet, op. cit., s. 107. 
328 “Telegram From the Department of State to the Embassy in Greece,” Washington, July 30, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4765.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
329 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, July 31, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4765.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
330 Nicolet, op. cit., s. 107. 
331 Uslu, op. cit., s. 134; “Telegram From the Department of State to the Embassy in the United 
Kingdom,” Washington, June 21, 1964, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4758.htm 
(Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
332 Fırat, op. cit., s. 138; Nancy Crawshaw, The Cyprus Revolt, London, George Allen & Unwin, 
1978, s. 371. 
333 “Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, August 7, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4767.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
334 Ehrlich, op. cit., s. 64. 
335 “Telegram From the Department of State to the Embassy in Greece,” Washington, August 7, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4767.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). [Bu bilgi, telgraf metnindeki açıklayıcı notta yer almaktadır.]
336 Idem. 
337 Idem. General Kodendera S. Thimayya, 8 Temmuz 1964’te UNFICYP’ın komutasını General Gyani’den devraldı. Bkz. Oberling, op. cit., s. 95. 
338 Erim, op. cit., s. 381. Erim’in bu izlenimini olumlayan bir kanıt da Dean Acheson’ın 7 Ağustos’ta ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği telgrafta “Türklere, Kıbrıs’ın savaşmaya değmeyeceğini, fakat askeri bir müdahalede bulunurlarsa ABD’nin ne bunu engellemeye çalışacağını ne de Türkleri eylemleri nedeniyle ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçlardan kurtaracağını, bunun tamamen kendi  meseleleri olduğunu” söylemeyi planladığını belirtmesidir. Bkz. “Telegram From the Mission in Geneva to the Department of State,” Geneva, August 7, 1964, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4767.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
339 Gürel, op. cit., s. 60; “Telephone Conversation Between President Johnson and the Under Secretary of State (Ball),” August 9, 1964, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4767.htm 
(Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
340 Erim, op. cit., s. 385-392. 
341 “Telephone Conversation Between President Johnson and the Under Secretary of State (Ball),” August 9, 1964, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4767.htm (Erişim Tarihi: 
25.05.2009). 
342 Idem.; “Telegram From the Department of State to the Embassy in Turkey,” Washington, August 7, 1964, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4767.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telephone Conversation Between President Johnson and Secretary of Defense McNamara,” August 
8, 1964, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4767.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, August 8, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4767.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, August 9, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4767.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
343 “Telegram From the Embassy in Cyprus to the Department of State,” Nicosia, August 9, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4767.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
344 Idem.; “Telegram From the Department of State to the Embassy in Greece,” Washington, August 
9, 1964, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4767.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); “Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, August 9, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4767.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
345 Bu kararın tasarısı ABD ve İngiltere tarafından ortaklaşa hazırlandı ve Güvenlik Konseyi’ndeki oylama sırasında diğer üyelerin tamamının olumlu oy kullanmasına karşılık SSCB ve Çekoslovakya çekimser kaldı. Kararda Türkiye’ye, yaptığı bombardımanın ve Kıbrıs’a karşı her türlü kuvvet kullanmanın derhal durdurulması, Kıbrıs Hükümeti’ne kontrolü altındaki kuvvetlere derhal ateşkes 
emretmesi, ilgili bütün taraflara da BM ile işbirliği yapılması çağrılarında bulunuluyordu. Bkz. Dışişleri Belleteni, Sayı 2, (Ekim 1964), s. 16; Keesing’s Contemporary Archives, Vol. XVI, (1963-1964), s. 20265; “Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, August 10, 1964, http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4767.htm (Erişim Tarihi: 
25.05.2009). 
346 Dimitri S. Bitsios, Cyprus: The Vulnerable Republic, Thessaloniki, Institute for Balkan Studies, 1975, s. 173-175.347 Uslu, op. cit., s. 139; Erim, op. cit., s. 392-393.  “Memorandum for the Record,” Washington, August 10, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4767.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
349 “Telegram From the Embassy in Greece to the Department of State,” Athens, August 11, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4767.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); ”Telegram 
From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, August 11, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4767.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
350 ”Telegram From the Embassy in Turkey to the Department of State,” Ankara, August 11, 1964, 
http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4767.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009). 
351 “Telegram From the Mission in Geneva to the Department of State,” Geneva, August 15, 1964, 4 p.m., http://www.state.gov/r/pa/ho/frus/johnsonlb/xvi/4767.htm (Erişim Tarihi: 25.05.2009); 


10 CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder