1 Kasım 2017 Çarşamba

11 EYLÜL SALDIRILARI SONRASI ABD DIŞ POLİTİKASINDA ORTADOĞU VE TÜRKİYE ABD İLİŞKİLERİ BÖLÜM 1

11 EYLÜL SALDIRILARI SONRASI ABD DIŞ  POLİTİKASINDA ORTADOĞU VE TÜRKİYE  ABD  İLİŞKİLERİ BÖLÜM 1


T.C.  TRAKYA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ .,
TAYFUN TAŞKIN 


TEZ DANIŞMANI 
YRD. DOÇ. DR. SİBEL KAVUNCU 
EDİRNE 2010 



Tezin Adı: 11 Eylül Saldırıları Sonrası ABD Dış Politikasında Ortadoğu ve Türkiye-ABD İlişkileri 
Yazar: Tayfun TAŞKIN 

ÖZET 

11 Eylül 2001 tarihinde ABD güne büyük bir terör saldırısıyla başlamıştır. 

Dört yolcu uçağı teröristlerce kaçırılıp, adeta bir füze gibi kullanılarak Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon vurulmuştur. Bu saldırlar sonrasında Bush yönetiminin dünyaya ve özellikle de Ortadoğu’ya bakışı önemli oranda değişmiştir. Bu çerçevede ABD yeni bir güvenlik stratejisi oluşturmuş ve “Teröre karşı savaş” başlatılmıştır. 

Bush yönetimi ABD için en büyük tehdidin Ortadoğu’dan geldiğini ileri sürerek bölgeye yönelik yeni politikalar belirlemiştir. Bu politikalar çerçevesinde 
önce El-Kaide’yi barındırdığına inandığı Taliban rejimini yok etmek için Afganistan’a girilmiş, ardından kitle imha silahlarına sahip olduğu gerekçesiyle Irak işgal edilmiştir. 

Çalışmada, önce kısaca Ortadoğu bölgesinin siyasi tarihi, 11 Eylül 2001 saldırıları sonrası ABD’nin Afganistan müdahalesi ile başlayan ve Irak işgali ile ivme kazanan Ortadoğu’da Amerikan müdahaleciliği ve bunun doğurduğu sonuçlar ele alınacaktır. Ayrıca bu politikaların Türkiye üzerindeki etkilerine, ABD ve Türkiye’nin Ortadoğu’ya yönelik dış politikaları bağlamında Türkiye-ABD ilişkilerine değinilecektir. 

İÇİNDEKİLER 

ÖZET 1 
ABSTRACT 2
İÇİNDEKİLER 3
PROBLEM 7
AMAÇ 9
ÖNEM 9
SINIRLAMALAR 9
TANIMLAR 10
KISALTMALAR 10
ARAŞTIRMA MODELİ 11
VERİLERİN TOPLANMASI 11

VERİLERİN ÇÖZÜMÜ VE YORUMLANMASI 11

GİRİŞ 1 

BİRİNCİ BÖLÜM 5 

1. 11 EYLÜL 2001 TERÖR SALDIRILARI ÖNCESİ AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN ORTADOĞU POLİTİKASI 5 

1.1. ABD’nin Ortadoğu Politikasının Temel Hedefleri 5 

1.1.1. ABD’nin Ortadoğu’ya Yönelik Ekonomik ve Stratejik Çıkarları 5 

1.1.2. Politik Çıkarları 8 

1.2. ABD’nin Ortadoğu Politikasının Kökenleri 9 

1.2.1.Truman Doktrini 9 

1.2.2.Eisenhower Doktrini 10 


1.3.11 Eylül Terör Saldırıları Öncesi Ortadoğu’daki Gelişmeler ve ABD’nin Tutumu 11 

1.3.1.1991-2001 Döneminde ABD’nin Ortadoğu Politikası 13 

İKİNCİ BÖLÜM 18 

2.11 EYLÜL 2001 ÖNCESİ TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ 18 
2.1.Türkiye-ABD İlişkilerinin Tarihsel Kökenleri 18 
2.2. İkinci Dünya Savaşı Sonrası Dönemde Türkiye-ABD İlişkileri 19 
2.2.1. Uluslararası Ortamın Analizi 19 
2.2.2. Türkiye-ABD İlişkilerinin Analizi 20 
2.2.2.1. Soğuk Savaşın İlk Yılları 21 
2.2.2.2.Marshall Planı 23 

2.2.2.3. Kore Savaşı 26 
2.2.2.4.Türkiye’nin NATO’ya Girişi 27 
2.2.2.5.Küba Krizi 28 
2.2.2.6.Kıbrıs Krizi ve Johnson Mektubu 29 
2.2.2.7.1974 Kıbrıs Müdahalesi 31 
2.2.2.8.Reagan Dönemi: İlişkilerin Düzelmesi 33 
2.2.2.9.George Bush (Baba Bush) Dönemi: İlişkilerin Doruk Noktası 36 

2.2.2.10. Clinton Dönemi Türkiye-ABD İlişkileri: Stratejik Ortaklık 38 


ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 40 

3.11 EYLÜL 2001 SONRASI ABD DIŞ POLİTİKASINDA ORTADOĞU VE 

TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ 40 

3.1.11 EYLÜL 2001 Sonrası ABD Dış Politikasında Ortadoğu 40 

3.1.1.11 Eylül Terör Saldırıları 40 

3.2.11 Eylül Saldırıları Sonrası Değişen Amerikan Dış Politikası 44 


3.2.1. Bush Doktrini 46 
3.2.2.Afganistan’a Müdahale 50 
3.2.2.1.Müdahalenin Nedenleri 51 
3.2.2.2.Müdahale’nin Gelişimi ve Sonuçlanması 53 
3.2.2.3.ABD’nin Afganistan’a Müdahale Etmesinin Türkiye’deki Yansımaları 55 
3.2.2.4.Afganistan’da Gelinen Nokta 57 
3.2.3.Irak’ın İşgali 58 
3.2.3.1.İşgalin Nedenleri 59 
3.2.3.2.İşgalin Gelişimi ve Sonuçlanması 60 
3.2.3.3.ABD’nin Irak’ı İşgal Etmesinin Türkiye’deki Yansımaları 63 
3.2.3.4.Irak’ta Gelinen Nokta 64 
3.2.4.Büyük Ortadoğu Projesi 67 
3.2.4.1. Büyük Ortadoğu Projesi’nin Yansımaları 71 
3.3. 11 Eylül Sonrası Türkiye-ABD İlişkileri 75 
3.3.1.2003 Irak Savaşı Çerçevesinde Türkiye-ABD İlişkileri 77 
3.3.1.1.Tezkereler ve Krizler 78 
3.3.1.2.Süleymaniye Krizi 80 
3.3.1.3.PKK Krizi 81 
3.3.2.Nükleer Kriz, İran ve Türkiye-ABD İlişkileri 83 
3.3.3.Lübnan-İsrail Krizi ve Türkiye-ABD İlişkileri 84 
3.4.Obama Dönemi Türkiye-ABD İlişkileri 87 
3.4.1.Obama’nın Türkiye Ziyareti 87 
3.4.2.Irak Sorunu Çerçevesinde Obama Dönemi Türkiye-ABD İlişkilerinin Geleceği Üzerine 89 
SONUÇ 91 
KAYNAKÇA 93 


 PROBLEM; 

11 Eylül saldırıları sonrasında Bush yönetiminin dünyaya ve Ortadoğu’ya 
bakışı önemli oranda değişmiştir. ABD yeni bir güvenlik stratejisi oluşturmuş ve 
teröre karşı savaş (war on teror) başlatılmıştır. Bu strateji çerçevesinde ABD’nin 
Ortadoğu’daki faaliyetleri büyük yoğunluk kazanmıştır. ABD eskiden beri bölgedeki enerji kaynakları, bu kaynakların uluslararası pazarlara güven içinde taşınması, İsrail’in güvenliği nedeniyle Ortadoğu’ya büyük önem vermiştir. 11 Eylül sonrasında buna bölgeden kaynaklandığına inanılan terörle mücadele de eklenmiştir. ABD yeni strateji geliştirmiş ve bu strateji Ortadoğu’ya uygulanmaktadır. ABD’de Eylül 2002’de açıklanan Ulusal Güvenlik Stratejisi’nin dört önemli noktası vardır: 

• Kitle imha silahları geliştirmeye çalışan hasmane tavır içindeki devletlere ve terörist gruplara karşı önleyici askeri harekât yapmak 
• ABD’nin dünyadaki askeri üstünlünün korunması 
• Gerektiği hallerde ABD’nin yalnız başına hareket etmesi 
• Özellikle İslam dünyasında demokrasi ve insan haklarının yayılması için çaba harcamak 

    ABD Ulusal Güvenlik Strateji belgesi 2006 yılında yenilenmiştir. Yukarıda sözü edilen temel yaklaşımlar bu belge içerisinde tekrarlanmaktadır. ABD’nin, askeri 
saldırıya uğramadan, önleyici saldırı yapma hakkı da söz edilen belgede yer almaktadır. 

ABD, Ortadoğu’nun tümünde demokrasi ve insan haklarını geliştirmek 
istediğini söylemektedir. Burada Bush yönetimi içinde etkili olan ve neo-con diye bilinen yeni muhafazakâr kesimlerin ideolojik yaklaşımları önemli rol oynuyor. Bush yönetimi, ABD için en büyük tehdidin Ortadoğu’dan geldiğine inanmakta ve bunu tüm açıklamalarında dile getirmektedir. Bu noktadan hareketle, bölgeyi yeniden şekillendirme hedefli politikalar izlemektedir. 

ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik politikalarına baktığımızda, ABD yönetiminin 
söylemleri çerçevesinde İran konusu, İran’ın nükleer programıyla ön plana 
çıkmaktadır. İran nükleer programından vazgeçmek niyetinde gözükmemektedir. 

ABD ve de yine yapılan resmi açıklamalar çerçevesinde İsrail, İran’ın nükleer 
silahlara sahip olmasına kesinlikle izin vermek istememektedirler. Önümüzdeki 
dönemde Ortadoğu için en büyük tehdidin bu konudan kaynaklanacağı 
söylenmektedir. 

İşte bütün bu gelişmeler Türkiye’yi nasıl etkileyecektir? Bütün bu 
gelişmelerin ekseninde Türkiye ne yapmalıdır? Dünyanın günümüzdeki büyük gücü ABD’nin NATO içindeki müttefiki Türkiye’nin Soğuk Savaş ve 11 Eylül sonrası koşullarda, Ortadoğu’da ABD ile önemli çıkar farklılıkları bulunmamaktadır. 
Bölgenin reformlara ihtiyacı vardır ve Türkiye bu görüşü paylaşmaktadır. Ortadoğu bağlamında iki ülkenin ilişkilerinde zaman zaman izlenen politikalar çerçevesinde sorunlar ortaya çıkabilmektedir. 

ABD hükümetinin Ortadoğu’da izlediği politikalar çerçevesinde özellikle 
Bush yönetimi döneminde bu farklılıklar net bir şekilde gözlenmiştir. Irak konusunda Türkiye ile ABD arasında konunun en başından beri sorunlar yaşanmıştır. 1 Mart tezkeresinin TBMM’den geçmemesi Türkiye-ABD ilişkilerinde soğukluğa yol açmış, sonrasında yaşanan gelişmeler bu soğukluğu pekiştirici rol oynamıştır. 

Türkiye bölgede İran’ın ya da herhangi bir başka ülkenin nükleer silahlara 
sahip olmasına sıcak bakmamaktadır. Sorunun barışçı yollarla çözümünü 
desteklemektedir. ABD’nin İran’a askeri bir müdahalede bulunması bölgeyi yeni bir istikrarsızlığa sürükleyeceğinden Türkiye için bu coğrafyanın çatışmasız ve istikrar içinde bulunması çok önemlidir. 

Türkiye, İsrail-Filistin sorununa iki devlete dayalı adil bir çözüm bulunmasını 
istemektedir. Bu konuda da ABD ile farklılıklar vardır. Lübnan’a gelince, 
Türkiye’nin Lübnan’a asker gönderme kararı alması ABD ile İsrail’i memnun 
etmiştir. Bu noktada ABD ile daha uyumlu bir politikanın ortaya çıktığı 
görülmektedir. 

Türkiye bir yandan Batı ittifakı içinde yer aldığı için ABD ile ilişkilerinde 
karşılıklı uyumun sağlanması önem taşırken diğer yandan da, 11 Eylül sonrasında ABD’nin Ortadoğu’da uyguladığı politikalar karşısında, kendi ulusal ve bölgesel çıkarlarının korunması Türkiye açısından birincil önem taşımaktadır. 

AMAÇ 

11 Eylül terör saldırıları yeniden şekillenen ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik 
dış politika stratejileri ve bu eksende Türkiye-ABD ilişkileri çalışmanın amacını 
oluşturmaktadır. Çalışmada, Amerika’nın temelde Ortadoğu’ya yönelik dış politika stratejilerinin bölgeye etkileri ayrıntısıyla irdelenirken özelde ve bu çalışmanın temel hedefi kapsamında Türkiye-ABD ilişkileri incelenecektir. 

ÖNEM 

Ortadoğu, Soğuk Savaş boyunca iki süper gücün kıyasıya yarıştığı etki 
alanlarından biri olmuştur. Soğuk Savaş’ın sona ermesi uluslararası sistemde köklü değişikliklere neden olurken, iki kutupluluktan tek kutupluluğa geçilmiş, ABD tek süper güç olarak uluslararası ortamda yerini almıştır. 11 Eylül saldırıları sonrasında Bush yönetiminin Ortadoğu’ya bakışı önemli oranda değişmiş ve ABD’nin Ortadoğu’daki faaliyetleri büyük yoğunluk kazanmıştır. ABD’nin bu bağlamda izlediği politikalar Türkiye’yi yakından ilgilendirmektedir. Bundan dolayı 11 Eylül sonrası ABD dış politikasının Ortadoğu ve Türkiye ekseni üzerindeki etkileri çalışmada üzerinde önemli durulacak noktalardır. 

SINIRLAMALAR 

Çalışmada 11 Eylül 2001 saldırıları ile başlayan, sonrasında Amerika’nın 
Afganistan’a müdahalesi ile başlayan ve Irak’ı işgali ile devam eden süreç içerisinde, ABD’nin dış politikasında Ortadoğu ve Türkiye ekseninde yaşanan gelişmeler günümüze kadar detaylı olarak incelenecektir. 


TANIMLAR 

Araştırma sonucu ortaya çıkan ana temalar, bulgular tespit edilirken gerekli 
tanımlar ve kavramlar, özellikle sosyal ve siyasal terimler ile açıklanacaktır. 

KISALTMALAR 

AB: Avrupa Birliği 

ABD: Amerika Birleşik Devletleri 

AGİT: Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı 

AK: Avrupa Konseyi 

AKP: Adalet ve Kalkınma Partisi 

BM: Birleşmiş Milletler 

BOİ: Büyük Ortadoğu İnisiyatifi 

BOP: Büyük Ortadoğu Projesi 

CHP: Cumhuriyet Halk Partisi 

GOKAP: Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi 

IMF: Uluslararası Para Fonu 

ISAF: Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti 

KİS: Kitle İmha Silahları 

KKTC: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 

NATO: Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatı 

PKK: Kürdistan İşçi Partisi 

SSCB: Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği 

TSK: Türk Silahlı Kuvvetleri 

TÜSİAD: Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği 

ARAŞTIRMA MODELİ 

Araştırmamızın temelini oluşturan 11 Eylül saldırılarından günümüze kadar, 
Amerika’nın Ortadoğu ve Türkiye ekseninde dış politikasının detaylı olarak ele 
alınabilmesi için gerekli literatür taraması yapılarak, birincil kaynaklara ulaşılmaya çalışılacak, yorumlanacak ve imkanlar dahilinde ilgili kurum ve kuruluşlarla bireysel görüşmelerde bulunulacaktır. Elde edilen veriler ışığında Amerika’nın 11 Eylül sonrası dış politikası çerçevesinde Türkiye-ABD ilişkileri incelenecektir. 

VERİLERİN TOPLANMASI 

Konu ile ilgili veriler, konu üzerinde literatürdeki kitaplar/makaleler, dergiler, 
resmi kurum ve kuruluşların yayınları, internet siteleri, resmi belgeler ile gazete 
arşivlerinden toplanmaya çalışılacaktır. 

VERİLERİN ÇÖZÜMÜ VE YORUMLANMASI 

Literatür taramasından sonra elde edilen veriler, analitik ve eleştirel bir 
yaklaşımla ele alınarak soruna ilişkin saptamalarımızı doğrulayıp doğrulamadığı 
araştırılacaktır. 


GİRİŞ 


İkinci Dünya Savaşı sonrası iki süper güç olarak uluslararası sistemde söz 
sahibi olan Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği’nin askeri, siyasi ve de ekonomik rekabetleri Ortadoğu coğrafyasına da yansımıştır. 

ABD’nin bölgede ekonomik, stratejik ve de politik çıkarları bulunmaktadır. 
ABD bölgedeki planlarına bu çıkarlar doğrultusunda yön vermektedir. Yine 
ABD’nin Ortadoğu coğrafyasındaki bu çıkarları temelinde Türkiye ile ilişkilerini 
geliştirdiği gözlemlenmiştir. Özellikle Soğuk Savaş döneminde olası bir Sovyet 
tehlikesine karşı Türkiye’nin ABD için önemli bir müttefik haline gelmesine neden olmuştur. Truman Doktrini ile Türkiye’nin ABD politikasında önemli bir “köşe taşı” olarak görülmesi1 sonucu bir anlamda iki ülke arasında düzenlilik taşıyan bir zemine oturduğu söylenebilecek olan ilişkiler, süreç içerisinde günümüze gelene kadar çoğu zaman iki ülke arasında müttefiklik ilişkisine dayalı olumlu ve taraflar arasında diyaloga dayalı bir biçimde seyretmiş olsa da, ilişkilerde zaman zaman yaşanan gerginliklerle kopma noktasına gelinen dönemler de yaşanmıştır. Özellikle 1964 yılındaki Johnson Mektubu, 1974 ambargosu ve haşhaş ekiminin yasaklanmasının Türkiye’de yarattığı tepkiler nedeniyle Amerika ile olan ilişkilerde soğukluklar yaşanmıştır. Bir anlamda Türkiye’nin ABD ile ilişkilerine hâkim olan olumlu yapı, bu dönemlerde yerini güven bunalımlarına bırakmıştır. 

1989’da Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecine girmesiyle birlikte ABD 
kendisini uluslararası sistemde bir anda tek güç olarak hissetmeye başlamıştır. Bu dönemde Irak’ın Kuveyt’i işgaline karşı çıkan ABD, en büyük desteği yine, Turgut Özal’ın deyimiyle “bir koyup üç almayı” hedefleyen Türkiye’den almıştır.2 19932001 yıllarında Bill Clinton döneminde Türk-Amerikan ilişkilerinde yakalanan istikrar ve işbirliği ortamı, Cumhuriyetçi lider George W. Bush’un Başkan seçilmesi ve 11 Eylül 2001 yılında yaşanan terör saldırıları sonrasında bozulmaya başlamıştır. 

11 Eylül 2001’de tarihinin en ağır terör saldırısına uğrayan ABD, 

Ortadoğu’dan kaynaklandığını ileri sürdüğü teröre karşı savaş açmıştır. Teröre karşı savaşta yanında olmayanların da teröristlerle işbirliği yapmış olacağını ileri sürmüş; bu çerçevede Afganistan ve Irak’a müdahaleler gerçekleştirmiş; aynı bağlamda Suriye ve İran’ı da tehdit etmiştir.3 Terörizmin bu bölgedeki insan hakları ve demokrasi açığından kaynaklandığını iddia eden ABD, bu bölgede demokrasiyi yerleştireceğini düşündüğü Büyük Ortadoğu Projesini gündeme getirmiştir.4 
ABD’nin yukarıda sayılan tüm bu girişimleri yaparken Türkiye’nin de 
desteğini aradığı görülmüştür. Fakat Türkiye’de 1 Mart 2003 Tezkeresinin kabul 
edilmemesi ABD’nin Türkiye’den beklediği desteği karşılıksız bırakırken, ABD, 
zamanla Irak’ta bir nevi bataklığın içine saplanmıştır. ABD’nin Türkiye’den aradığı desteği bulamamasının ardından, Süleymaniye’de bir kısım Amerikan askerinin Türk askerlerinin başlarına çuval geçirerek tutuklaması Türk kamuoyundan büyük bir tepki almıştır.5 
Özellikle bu dönemden sonra Türkiye’deki PKK kaynaklı terör olaylarının artışı sonrasında medyada yer almaya başlayan ABD’nin istihbarat paylaşımında işi ağırdan aldığı ve yeterli desteğin sağlanmadığı iddiaları6, çerçevesinde Türk-Amerikan ilişkileri tarihinin en sancılı dönemlerinden birine girmiştir. 

2006 yılı sonlarında Cumhuriyetçi Parti’ye olan tepki ve Temsilciler 
Meclisi’nde Demokrat Parti’nin çoğunluğu elde etmesi sonucu George Bush ve ekibi Ortadoğu politikasında ılımlı bir politika izlemeye başlamıştır. 2007 yılında ABD’ye ziyarette bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, dönemin ABD Başkanı George W. Bush ile görüşmesinde Türkiye’de üst üste yaşanan terör olayları da gündeme gelmiş, ABD’den istihbarat paylaşımı desteği alan Türkiye, sınır ötesi harekât için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tezkere kararı çıkarmıştır.7 

İki dönemlik başkanlığı süresince Irak’ta ve Ortadoğu politikasında 
başarısızlığından dolayı ve üstüne yaşanan ekonomik kriz sonucu Cumhuriyetçi 
Parti’nin çok eleştiri aldığı görülmüştür.8 Bu sebeple Amerikan seçmeninin yeni 
başkanı Demokrat Parti’den seçtiği düşünülebilir. 4 Kasım 2008 tarihinde yapılan seçimler sonucunda Hussein Barack Obama, ABD’de başkan seçilmiştir. Obama ile yeni dönemde çok radikal değişiklikler olmasa bile ABD’nin Irak politikasında 
önemli adımlar atacağı beklenmektedir. 

Bu çalışma tüm bu yukarıda anlatılanları detaylı bir şekilde incelemek üzere 
hazırlanmıştır. 

Tezin birinci bölümünde 11 Eylül terör olayları öncesi ABD’nin Ortadoğu 
politikası analiz edilmiştir. Bu bölümde ABD’nin Ortadoğu politikasını yönlendiren ekonomik, stratejik ve politik çıkarlarının neler olduğu, Truman’dan George Bush’a ABD’nin bölgedeki politikaları ekseninde irdelenerek açıklanmaya çalışılmıştır. 

Tezin ikinci bölümünde 11 Eylül 2001 öncesi Türkiye-ABD ilişkileri tarihsel süreç perspektifinde, ilişkilerde kırılma noktaları yaratan olaylar çerçevesinde 
incelenmiştir. 

Tezin son bölümünde 11 Eylül 2001 sonrası ABD’nin dış politikasında Ortadoğu ve bu politikası çerçevesinde Türkiye ile olan ilişkileri ortaya konulmaya 
çalışılmıştır. Bu çerçevede ABD’nin Afganistan ve Irak Müdahaleleri ile Büyük Ortadoğu Projesi incelenerek, yine bu dönemde Türk-Amerikan ilişkilerinde yaşanan tezkere ve Süleymaniye krizi gibi kırılma noktaları da irdelenmiştir. Son olarak Ocak 2009 tarihi itibariyle ABD Başkanı Barack Hussein Obama’nın Türkiye ziyareti ve bu ziyaretin Türk basınındaki yansımaları, ABD’nin yeni başkanı ile birlikte Türkiye’ye bakış açısındaki olası değişiklikler ve de Türkiye’nin bu yeni dönemde ABD’ye yaklaşımı kapsamında ortaya konmuştur. 

BÖLÜM DİPNOTLARI;

1 Truman Doktrininde ABD, Türkiye ve Yunanistan’ı Ortadoğu politikasındaki “köşe taşı” olarak görmüş ve bu ülkelere ihtiyacı olduğunu vurgulamıştır. Truman Doktrini için bk. President Harry S. Truman's Address To A Joint Session of Congress, March 12, 1947, 
http://www.hbci.com/~tgort/truman.htm (11.08.2009). 
2 Burcu Bostanoğlu, (2008): Türkiye-ABD İlişkilerinin Politikası, İmge Kitabevi, İkinci Baskı, Ankara: s.437. 1991 yılında Körfez Savaşı yaşanırken dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal “bir koyup üç alacağız” demiştir. Ancak Özal’ın dediği gibi olmamış, Türkiye o dönem yaklaşık 45 milyar dolar ekonomik kayıp yaşamıştır. http://ilef.ankara.edu.tr/gorunum/2002/12/olasi-savas-olasi-kriz/, 
(31.10.2009). 
3 11 Eylül’ün ardından Şam yönetimi ABD ile işbirliğine girmiş, fakat Suriye’nin Hizbullah ve Hamas gibi radikal İslamcı örgütlere desteğini sürdürdüğü iddiaları Washington yönetiminin tepkisini çekmiştir. ABD’nin terörle savaşları yöntemleri İran tarafında eleştiriye yol açmıştır. ABD yönetimi de İran’ı “Şer ekseni” içine almıştır. http://dosyalar.hurriyet.com.tr/11eylul/war_harita.swf. 
(31.10.2009).
4 Chuck Hagel(2004), “Büyük Ortadoğu’ya Güvenlik Getirmekte NATO’nun Rolü”, ABD Dış Politika Gündemi, Haziran 2004, s:12, ABD Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Enformasyon Programları Bürosu, http://turkish.turkey.usembassy.gov/media/pdf/natoittifakiturkish.pdf 
(28.10.2009).
5 Irak’ın Süleymaniye kentinde 11 Türk askerinin gözaltına alınması olayını soruşturmak üzere Türkiye ve ABD, incelemeler yapmak üzere Ortak Araştırma Grubu oluşturmuştur. Her iki taraf, müttefikler arasında gerçekleşen bu olayı ve Türk askerlerinin gözaltında maruz kaldıkları muameleyi üzüntü ile karşılamıştır. 
http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_Faaliyetleri/10_1_Basin_Aciklamalari/2003/BA_14.html, (31.10.2009). 
Metehan Demir, “Çuvala tepki veremedik. Çuval olayında ABD burnumuzu 
sürtmek istedi” http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=158071, (31.10.2009). 
6 2007 yılı sonbaharında artan PKK saldırıları karşısında medyada ABD aleyhinde birçok yazı çıkmıştır. Bunlardan birinde, Cüneyt Arcayürek, “ABD’nin Türkiye’ye terörü bitirme konusunda destek vermediğini” ifade etmiştir. Cüneyt Arcayürek, “Kuzey Irak: Kapalı Kutu”, Cumhuriyet Gazetesi, 17 Ekim 2007. s.9. 
7 http://www.byegm.gov.tr/yayinlarimiz/ayintarihi/2007/ekim2007.htm, (26.12.2009) ; Recep Tayyip Erdoğan’ın George Bush ile görüşmesi için bk. “Güdümlü Harekât”, Cumhuriyet Gazetesi, 07 Kasım 2007.s.1; “Dünya Zirveyi Görüşüyor”, Zaman Gazetesi, 06 Kasım 2007, s.1 
8 Başkan Bush ve ekibine yapılan eleştiriler için bk. Birol Akgün, (2006): “ABD Bataklığa Saplanmış Durumunda”, Cumhuriyet Strateji Dergisi, Sayı:91, s.6. 


2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder